O yorumlarını kompozisyonun kenar boşluğuna yazdı.
- He wrote his comments in the margin of the composition.
Tahminlerimizde hata payı bıraktık.
- We left a margin for error in our estimates.
Dağıtıcılar olağanüstü bir pay istiyorlar.
- The distributors are asking for an exceptional margin.
İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
- There is only a marginal difference between the two.
Bu araba bayiliğinin çok ince kar marjları var.
- This car dealership has very thin profit margins.
Bu şirketin kar marjı çok büyük.
- This company's profit margin is very big.
Bu ürün bize büyük bir kar getirdi.
- This product brought us a large margin.
Siyasi parti ilk anketlerde yüzde beş sınırını geçti.
- The political party crossed the margin of five percent in the first polls.
On dakikalık bir toleransa izin verdim.
- I allowed a margin of ten minutes.
Tom dünyanın marjinal insanlar olmadan çok daha rahat olacağını söyledi.
- Tom thinks the world would be much more convenient without marginalized people.
İkisi arasında sadece marjinal bir fark var.
- There is only a marginal difference between the two.
The lobule margins, furthermore, are arched away from the lobe, with the consequence that (when fully inflated) the abaxial leaf surface forms the interior lining of the lobule.