O birçok geceyi yıldızlara bakarak geçirdi.
- Many nights did he spend, looking up at the stars.
Birçok Asyalının ortak dili İngilizce'dir.
- The common language of many Asians is English.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Çok enteresan yerler biliyorsun, değil mi?
- You know many interesting places, don't you?
Takuboku'nun şiirlerini bir çoğunu ezbere öğrendim.
- I learned many of Takuboku's poems by heart.
O bir yığın dil konuşmaz.
- She does not speak many languages.
Gemide bir yığın fare var.
- There are many rats on the ship.
O, bu sabah bir hayli mektup aldı.
- He received a good many letters this morning.
Bir hayli üyemiz var.
- We have many members.
Bu kabilenin atasal ayinlerinin çoğu zamanla kaybedilmiştir.
- Many of the ancestral rites of this tribe have been lost over time.
Kaç tane çocuğun var?
- How many children do you have?
Kaç tane dolma kalemin var?
- How many pens do you have?
Bu kadar çok dost yüzler görmekten mutluyum.
- I'm happy to see so many friendly faces.
Bu kadar çok ünlü insanlarla tanışabileceğimi bir an bile asla hayal etmedim.
- I never for a moment imagined that I'd be able to meet so many famous people.
İnsanların birçoğu öldü.
- Many of the people died.
Birçoğu sömürgeciliğin egemenliği altında uzun bir süre baskı ve sefaletten çekmiştir.
- Many have suffered oppression and misery for a long period of time under the rule of colonialism.
Oyuncuların çoğu grip yüzünden keyifsiz oldukları için koç oyunu iptal etti.
- The coach called off the game because many of the players were down with the flu.
Onunla karşılaşmadan önce, Pizzaro adamlarının ve silahlarının çoğunu kasaba yakınında sakladı.
- Before meeting him, Pizzaro hid many of his men and guns near the town.
Kaç tane dolma kalemin var?
- How many pens do you have?
Kaç tane çocuğun var?
- How many kids do you have?
Bu bana pek çok kez oldu.
- That's happened to me many times.
Daha önce de buraya çok kez geldim.
- I've been here many times before.
İyi bir yazar metnini pek çok defa yeniden şekillendirip geliştirebilir.
- A good writer can reshape and improve his text many times.
Onu pek çok defa uyardım ama o, konuşmayı kesmeyecek.
- I warned him many times, but he won't stop talking.
O her hafta yirmi kadar çok sayıda kitap okur.
- He reads as many as twenty books every week.
İstediğin kadar çok al.
- Take as many as you want.
Tom adlı kaç tane çocuk, sizin sınıfınızdadır?
- How many kids named Tom are in your class?
Tom adlı kaç kişiyi tanıyorsun?
- How many people do you know named Tom?
Bu şehirde birçok köprü vardır.
- There are many bridges in this city.
Birçok köpek sahipleri köpeklerini sadece günde bir kez beslerler.
- Many dog owners only feed their dogs once a day.
Birçok kereler derse geç geldiği için öğretmeni onu müdürün odasına gönderdi.
- His teacher sent him to the principal's office for being tardy too many times.
Birçok kere İtalya'da bulundum.
- I've been to Italy many times.
Tom çok fazla defalarca işi kaçırdı.
- Tom has missed work way too many times.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
Parkta pek çok sayıda insan var.
- There are a great many people in the park.
Yabancı dillerden ödünç alınmış pek çok kelimeye sahip.
- It has a great many words borrowed from foreign languages.
O, üç tane yedi ve yine aynı sayıda yiyebileceğini söyledi.
- He ate three and said he could eat as many again.
O, benim sahip olduğum kadar çok sayıda pula sahip.
- She has as many stamps as I.
O, filmleri çok sevdiği için, izleyebildiği kadar çok sayıda film izler.
- Since he's crazy about movies, he watches as many movies as he can.
Ne kadar uğraşırsan uğraş, bir gün içinde beş roman gibi çok sayıda kitap okuyamayacaksın.
- Try as you may, you will not be able to read as many as five novels in a day.
Birçok durumda, onu yapmak imkansız.
- In many cases, doing that is impossible.
Many a man died in that battle.
Tom Mary'yi öldürebilmenin birçok yolunu düşündü.
- Tom thought of the many ways he could kill Mary.
Hayatta yaşadığı birçok trajediye rağmen, o, kalbinin saflığına sahip olmayı sürdürüyor.
- Despite the many tragedies she has had in life, she remains to have the pureness of her heart.
He said he liked you. At least, not in so many words, but that was the idea.
Many are called, but few are chosen.
A great many do not understand this.
There are many different ways to define a word.
The three girl friends were seated on the rocks, enjoying the evening scene and the air which was fresh but not too chilly. Many a time and oft were they wont to come there to that favourite nook to have a cosy chat beside the sparkling waves and discuss matters feminine.
Many happy returns of ye day to us my Dr Love.
Leaning back in the cab, this amateur bloodhound carolled away like a lark while I meditated upon the many-sidedness of the human mind.
I am honored and humbled to stand here, where so many of America's leaders have come before me, and so many will follow.
But the fact of the matter is, there's only so many people we can take, it's time to take Canada over there.
I saw three plays in as many days.
... Increasingly people are using many, many different types of ...
... OK, there are many, many earthquake tsunamis in Tohoku ...