Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar.
- Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.
Onun davranışları için şimdiden özür dilerim.
- I apologize in advance for his behaviour.
Onun görünüşü ve davranışı beni ondan utandırdı.
- His appearance and behavior made me ashamed of him.
Onun davranışı, benim hatırladığım gibi, çok kötüydü.
- His behavior, as I remember, was very bad.
Onun kendini beğenmiş tavırları kırıcı.
- His smug behavior is offensive.
Onun küstah tavırlarına dayanamadım.
- I couldn't put up with her arrogant behavior.
Bu hareketin, kadınların davranışları üzerine büyük bir etkisi vardı.
- This movement had a great impact on the behavior of women.
Çocuğun okul arkadaşlarına karşı davranışı ve tutumu ibret vericiydi.
- The child's behaviour and attitude towards his fellow students was exemplary.