Çok güçlü, erkeksi ve tatlısın, sana nasıl direnebilirim?
- You're so strong, manly and sweet, how could I resist you?
Tom çok erkeksi değil.
- Tom isn't very manly.
Bir sürü insan faturalarını ödeme konusunda endişeleniyor.
- Many people worry about paying their bills.
Asya'da bir sürü insan vardır.
- There are many people in Asia.
Onun bir sürü erkek arkadaşı var.
- She has too many boyfriends.
Michael bir erkek adıdır ama Michelle bir bayan adıdır.
- Michael is a man's name but Michelle is a lady's name.
Mümkün olduğunca çok sayıda işçiyi bir araya getirmek önemlidir.
- It's important to unite as many workers as possible.
Onun ayrıca çok sayıda işçiye ihtiyacı var.
- He also needs many workers.
Mike yönetim kurulunda tek erkek.
- Mike is the only man on the board.
Bay Johnson dikkatsiz yönetimi nedeniyle kaybedilen para miktarı hakkında endişe ediyordu.
- Mr Johnson was concerned about the amount of money that was being lost because of careless management.
Midesi dolu olan bir insan kimsenin aç olduğunu düşünmez.
- A man with a full belly thinks no one is hungry.
Lütfen beni güldürme. Dün bir sürü mekik çektim ve mide kaslarım ağrıyor.
- Please don't make me laugh. I did too many sit-ups yesterday and my stomach muscles hurt.
El ile sürebilir misin?
- Can you drive manual?
Onlar karı koca oldu.
- They became man and wife.
Rahip onları koca ve karı ilan etti.
- The priest pronounced them man and wife.
Hiç kimse tam olarak kaç kişinin kendilerini hippi kabul ettiklerini bilmez.
- No one knows exactly how many people considered themselves hippies.
Hiç kimse hatasız değildir.
- No man is without his faults.
Bütün hayvanlar, insanın dışında, yaşamın asıl işinin ondan zevk almak olduğunu biliyor.
- All animals, except man, know that the principal business of life is to enjoy it.
Ben sadece Zürih'e taşındım ve birçok şeyi yapmaktan zevk alıyorum.
- I have just moved to Zurich and enjoy doing many things.
Onun içinde iki kişi vardı, onun kız öğrencilerinden birisi ve genç bir adam.
- There were two people in it, one of her girl students and a young man.
Konserde çok fazla kişi vardı.
- There were too many people at the concert.
O sağlam genç bir adam.
- He is a robust young man.
Yaşlı adam duymakta zorlanıyor.
- The old man was hard of hearing.
Bu, bir kişi için küçük bir adımdır ama insanlık için dev bir sıçramadır.
- That's one small step for man, one giant leap for mankind.
Şeytanın var olmadığını düşünüyorum, bence insanlık onu yarattı,kendi hayalinde ve tasvirinde
- I think the devil doesn't exist, but man has created him, he has created him in his own image and likeness.
Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
- Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
Ben bu sistemi bilmiyorum ama sorumlu adam açıklayacak.
- I don't know this system, but the man in charge will explain.
Bir uşak özel bir evde bir hizmetçi olarak çalışan adamdır.
- A manservant is a man who works as a servant in a private house.
Tom güvenebileceğiniz bir insan türü.
- Tom is the kind of man you can trust.
Tom sevdiğim insan türüdür.
- Tom is the kind of man I like.
every man for himself.
Man the machine guns!.
Geordie Giv'is a bottle of dog man!.
Some people prefer apple pie, but me, I'm a cherry pie man.
I always wanted to be a guitar man on a road tour, but instead I'm a flag man on a road crew.
He's more a man than any pair of rats of you in this here house.
The shipped was manned with a small crew.
God created man male and female, after his own image, in knowledge, righteousness, and holiness, with dominion over the creatures.