Definition von makul im Türkisch Englisch wörterbuch
- reasonable
Your suggestion seems reasonable.
- Önerin makul görünüyor.
Tom was looking for place to eat that had reasonable prices.
- Tom yemek yemek için makul fiyatları olan yer arıyordu.
- judicious
- moderate
He drinks a moderate amount of coffee.
- Makul miktarda kahve içer.
Moderate exercise is necessary to health.
- Makul egzersiz sağlık için gereklidir.
- decent
A skilled mechanic earns decent wages.
- Yetenekli bir tamirci makul ücretler kazanır.
I think it's time for me to buy a decent car.
- Sanırım makul bir araba almamın zamanıdır.
- conceivable
- amenable
- well-advised
- reasoned
- modest
There was a modest rise in prices last year.
- Geçen yıl fiyatlarda makul bir artış vardı.
- fairly
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
- admissible
- just
Your explanation sounds plausible, but it just doesn't hold water.
- Açıklama makul geliyor ama bu sadece tutarlı değil.
You will think it just that I should do so.
- Öyle yapmamın makul olduğunu düşüneceksin.
- sane
- reasonable, possible, rational, amenable, modest, sane, advisable, plausible, sensible
- level
- sensible
This is a sensible approach.
- Bu makul bir yaklaşımdır.
- possible
There's only one possible explanation.
- Bunun tek bir makul açıklaması var.
I see no other possible explanation.
- Diğer makul açıklamanın olmadığını anlıyorum.
- fair
We paid a fair price for it.
- Bunu için makul bir fiyat ödedik.
That's a fairly reasonable price.
- O oldukça makul bir fiyat.
- comprehensible
- acceptable
- sober
- sober minded
- plausible
A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Emmet'in teorisi ile bağlantılı olarak Leech'in sunduğu teklif en makulüdür.
A more plausible proposal is the one Leech presented in conjunction with Emmet's theory.
- Daha makul bir öneri Emmet'in teorisi ile ilgili Leech'in sunduğudur.
- logical
- reasonable, sensible
- probable
- within reason
I'll give you anything you want within reason.
- Makul düzeyde istediğin bir şeyi sana vereceğim.
- rational
- right in one's head
- valid
- advisable
- palatable
- downtoearth
- feasible
- comprehend
- makul olarak
- conceivably
- makul (fiyat)
- moderate
- makul bir sınırı aşmadan
- within reason
- makul bir şekilde
- sanely
- makul bir şekilde
- sensibly
- makul değer
- (Ticaret) fair value
- makul düzeyde
- within reason
- makul fiyat
- affordable price
- makul günlük giriş
- (Çevre) acceptable daily intake
- makul kılma
- rationalization
- makul olarak
- imaginably
- makul olma
- reasonableness
- makul olmak (fiyat)
- be acceptable
- makul olmayan
- unconscionable
- makul sayıda
- a fair amount of
- makul surette
- reasonably
- makul tahmin
- (Ticaret) reasonable estimate
- makul ölçüde
- within reason
- makul ölçüleri aşmayan
- reasonable
- makul şekilde
- as well
- makul şüphe
- (Kanun) reasonable doubt
- makul azami doz
- (Çevre) reasonable maximum exposure
- makul açıklamalar getirmek
- (deyim) explain away
- makul bir biçimde
- plausibly
- makul bir biçimde
- comprehensibly
- makul bir biçimde
- credibly
- makul bir şekilde
- reasonably
- makul bir şekilde
- understandably
- makul düşünen
- hardheaded
- makul düşünüşlü
- hardheaded
- makul fiyat
- fair price
- makul görünüş
- specious
- makul konuşmak
- talk sense
- makul kılmak
- rationalize
- makul limitler içinde
- (Konuşma Dili) within reasonable bounds
- makul maliyet
- reasonable cost
- makul miktarda
- (deyim) a good few
- makul müddet
- (Politika, Siyaset) reasonable period
- makul neden
- reasonable cause
- makul olma
- plausibility
- makul olmama
- inadvisability
- makul olmayan
- unwise
- makul olmayan
- implausible
- makul olmayan
- unreasonable
- makul olmayış
- inadvisability
- makul onarım masrafı
- (Ticaret) reasonable cost of repairs
- makul sebep
- (Hukuk) reasonable ground
- makul sınırlar içinde
- (Konuşma Dili) within reasonable bounds
- makul tazminat
- temperate damages
- makul şüphelerin ötesinde
- (Politika, Siyaset) beyond reasonable doubt
- yeterince makul
- fair enough