O, bir hata yapmaktan suçluydu.
- He was guilty of making a mistake.
O, konuşmalar yapmada mükemmeldir.
- She is excellent at making speeches.
Onunla alay etmemek elimde değil.
- I can't help making fun of him.
Özensiz görünmeye çalışmıyorum asla, ama itiraf etmeliyim ki, istemeden yaptığım yazım hatalarıyla adım çıkmıştır.
- I don't ever try to be sloppy. But I have to admit, I'm notorious for making unintentional typos.
O, seramik eser yaparak zengin oldu.
- She became rich by making ceramic pieces.
O, boş zamanını oyuncak bebekler yaparak harcar.
- She spends her free time making dolls.
O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
O yaşlı adam elli yıldır kaçak içki imal etmekteydi.
- That old man had been making moonshine for fifty years.
Odun, kağıt üretimi için bir hammaddedir.
- Wood is the raw material for making paper.
Tom bunun hakkında ne yapacağını bilmiyor.
- Tom doesn't know what to make of this.
Onunla ilgili ne yaptın?
- What did you make of that?
Hatalar yapmaktan korkmayın.
- Don't be afraid of making mistakes.
Tom, iş yaparken yapılan hatalardan endişeleniyor.
- Tom worries about making mistakes at work.
O yaşlı adam elli yıldır ev yapımı viski imal etmekteydi.
- That old man had been making homemade whiskey for fifty years.
Filmin yapımı sırasında aktör yanlışlıkla vurularak öldürüldü.
- The actor was accidentally shot dead during the making of the movie.
Annem bana kendi yapımı bir çift eldiven verdi.
- My mother gave me a pair of gloves of her own making.
Peter sürekli annesiyle telefon görüşmesi yapıyor.
- Peter is continually making phone calls to his mother.
... He wanted to film some of the making of process of what ...