make whole, perfect; finish

listen to the pronunciation of make whole, perfect; finish
Englisch - Türkisch

Definition von make whole, perfect; finish im Englisch Türkisch wörterbuch

complete
{f} tamamlamak

Yeni davranış kurallarını ihlâl etmekten yakalanan gençler seyahat özgürlüğü haklarını kaybedecekler, ve bu hakkı geri almak için parasız toplum işini tamamlamak zorunda kalacaklar. - Youths who are caught violating the new rules on behaviour will lose their right to free travel, and will have to complete unpaid community work to earn it back.

Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı. - He needed more time to complete the task.

complete
{s} tam

Onun sözleri tamamen anlamsızdı. - Her words were completely meaningless.

Tam cümleler istiyoruz. - We want complete sentences.

complete
eksiksiz

Sami polislere eksiksiz bir sahte hikaye anlattı. - Sami told cops a complete fake story.

Eksiksiz bir şiir, bir duygunun düşünceyi ve düşüncenin kelimeleri bulduğu yerdir. - A complete poem is one where an emotion finds the thought and the thought finds the words.

complete
{f} doldurmak
complete
{f} yerine getirmek
complete
{f} tamamla: adj.tamam
complete
{s} tamamı

Numarayı tamamıyle unuttum. - I completely forgot the number.

Asal sayılar hayata benzerler, onlar tamamıyla mantıklıdır ama bütün zamanınızı bu konuyu düşünerek harcasanız dahi belirli bir kural bulmak imkansızdır. - Prime numbers are like life; they are completely logical, but impossible to find the rules for, even if you spend all your time thinking about it.

complete
tam olma hali
complete
completeness bütünlük
complete
bitev
complete
tam, bitirmek, tamamlamak tam
complete
katıksız
complete
tümlemek
complete
(Bilgisayar) tamamlandı

İş yarım saatten az bir sürede tamamlandı. - The work was completed in under half an hour.

Aylar süren müzakerelerin ardından, barış antlaşması tamamlandı. - After months of negotiations, the peace treaty was completed.

complete
tamamlama

Görevi tamamlamak için daha fazla zamana ihtiyacı vardı. - He needed more time to complete the task.

Yazdan önce onu tamamlamalıydım. - I should have completed it before summer.

complete
{s} tamamlanmış

Yeni köprü, marta kadar tamamlanmış olacak. - The new bridge will have been completed by March.

Albüm önümüzdeki Temmuz ayına kadar tamamlanmış olacak. - The album will have been completed by next July.

complete
(Bilgisayar) tamamlamak tam
complete
sonunu getirmek
complete
tekmillemek
complete
{s} iyice
Englisch - Englisch
{f} complete
make whole, perfect; finish
Favoriten