Ben zamandan emin olmak istiyorum.
- I'd like to make sure of the time.
Tereddüt etmeden gerçekten emin olmalısın.
- You should make sure of the fact without hesitation.
Yüzmeyi öğrenmek bir çocuk oyuncağı.
- It's a cinch to learn to swim.
İyi fiziksel durumda olan biri için dağa tırmanmak bir çocuk oyuncağı.
- For a person who is in good physical condition, climbing mountains is a cinch.
Onunla ilgili ne yaparsın?
- What do you make of that?
Onunla ilgili ne yaptın?
- What did you make of that?
Bir gün hayatın gözlerinin önünde hızla akıp gidecektir. Emin ol, izlemeye değer.
- One day your life will flash before your eyes. Make sure it's worth watching.
Gitmeden önce ondan emin olmalısınız.
- You should make sure of it before you go.
Tom Mary'nin hâlâ uyuduğundan emin olmak için kontrol etti.
- Tom checked to make sure Mary was still sleeping.
Tom kilitli olduğundan emin olmak için kapısını iki kez kontrol etti.
- Tom double-checked his door to make sure it was locked.
When you leave, make sure you lock the door behind you.