Please keep all your receipts.
- Lütfen tüm makbuzlarınızı saklayın.
Sami showed Layla the receipts.
- Sami makbuzları Leyla'ya gösterdi.
May I have a receipt?
- Ben bir makbuz alabilir miyim.
We need a signed receipt.
- İmzalı bir makbuza ihtiyacımız var.
He made a complete financial record on his computer, basing his calculations on countless receipts and bank records.
- O, sayısız makbuz ve banka kayıtlarıyla ilgili yaptığı hesaplamalara dayandırarak, bilgisayarında tam bir mali kayıt yaptı.
Tom put the stack of receipts into the drawer.
- Tom makbuz destesini çekmeceye koydu.