Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- We took a ferry from the island to the mainland.
Adadan ana karaya bir feribota bindik.
- We took a ferry from the island to the mainland.
Anakara ile olan tüm iletişim tayfun tarafından kesildi.
- All communication with the mainland was cut off by the typhoon.
Tom'un başlıca başarıları nedir?
- What are Tom's main achievements?
Otistik insanların yalnızca yaklaşık yüzde 15'i işgücündedir, başlıca nedeni insanların onlar hakkındaki büyük peşin hükümleridir.
- Only about 15 per cent of people with autism are in the workforce, mainly because people are so judgemental about them.
Asıl sorun ne zaman başlanacağıdır.
- When to start is the main problem.
Planın asıl amacını açıkladı.
- He explained the main purpose of the plan.
İngilizcede dilin sekiz ana bölümü vardır:isim,fiil,sıfat,zarf,zamir,edat,bağlaç ve son olarak ünlem.
- In English there are eight main parts of speech: noun, verb, adjective, adverb, pronoun, preposition, conjunction and finally interjection.
Çeşitli Türk restoranlarında, şiş kebap ana yemektir.
- In various Turkish restaurants, shishkabob is the main food.
Turun ortasında onlar ana gruptan ayrıldılar.
- In the middle of the tour, they became separated from the main group.
Endişelendiğim en önemli şey endişeli olmadığımdır.
- The main thing I'm worried about is that I'm not worried.
Zor iş başarının ana unsurudur.
- Hard work is the main element of success.
Birinin ününü sürdürmek zordur.
- It is hard to maintain one's reputation.
Güney Yarımküre, çoğunlukla okyanuslardan oluşur.
- The Southern Hemisphere is comprised mainly of oceans.
I got to the mainland, where, to my great comfort, I clambered up the cliffs of the shore and sat me down upon the grass, free from danger and quite out of the reach of the water.