The soldiers were tried in court for murder.
- Askerler cinayet için mahkemede yargılandılar.
Prosecutors in court have to substantiate their claims in order to prove a suspect is guilty.
- Bir şüphelinin suçlu olduğunu ispatlamak için mahkemedeki savcılar iddialarını kanıtlamak zorundadır.
His repeated delinquencies brought him to court.
- Tekrarlanan suçları onu mahkemeye getirdi.
That matter was decided by the Supreme Court.
- O konuda Anayasa Mahkemesi tarafından karar verildi.
The court session lasted for three hours.
- Mahkeme oturumu üç saat sürdü.
The policeman refused to allow Mary into the court room.
- Polis Mary'nin mahkeme salonuna girmesine izin vermeyi reddetti.
Sami's supporters gathered outside the courthouse.
- Sami'nin destekçileri mahkeme binasının dışında toplandı.
Tom G. Roberts is the Chief Justice of the U.S. Supreme Court.
- Tom G. Roberts, ABD Yüksek Mahkemesi Başyargıcıdır.
Justice is found in a courtroom.
- Adalet mahkeme salonunda bulunur.
The trial lasted for ten consecutive days.
- Mahkeme peş peşe on gün sürdü.
Tom was prepared to go to trial.
- Tom mahkemeye gitmeye hazırlanıyordu.
Anything you say can and will be used against you in a court of law.
- Söylediğiniz her şey bir mahkemede size karşı kullanılabilir ve kullanılacaktır.