Tom muhteşem görünüyor.
- Tom looks magnificent.
Muhteşem bir iş yaptın.
- You've done a magnificent job.
Ülke eşsiz, görkemli ve devasa!
- The country is unique, magnificent and gigantic!
Baudelaire'in şiirleri muhteşemdir.
- Baudelaire's poetry is magnificent.
Bu muhteşem katedral orta çağlara kadar dayanır.
- This magnificent cathedral dates back to the Middle Ages.
Ülke eşsiz, görkemli ve devasa!
- The country is unique, magnificent and gigantic!