made so as to deter an anticipated unpleasant situation

listen to the pronunciation of made so as to deter an anticipated unpleasant situation
Englisch - Türkisch

Definition von made so as to deter an anticipated unpleasant situation im Englisch Türkisch wörterbuch

so as to
-mek için: He did this so as to prevent theft. Bunu, hırsızlığı önlemek için yaptı
preemptive
öncelikli
preemptive
baraj (briç)
preemptive
(Ticaret) önalımsal
preemptive
sonsuz öncelikli
preemptive
(Kanun) rüçhanlı
preemptive
sonsuz oncelikli
so as to
-mek amacıyla
so as to
-ecek bir şekilde
preemptive
{s} önceden satın alma hakkı olan
so as to
-mek için
so as to
için

O, zamanında varmak için koştu. - He ran, so as to arrive on time.

Biz yoğun trafikten kaçınmak amacıyla, Noel için evde kaldık. - We stayed home for Christmas, so as to avoid heavy traffic.

so as to
-cek biçimde
preemptive
{s} baraj (briç oyunu)
preemptive
{s} başkasına engel olarak
So as to
-mak için
so as to
1. -mek için: He did that so as to annoy me. Beni kızdırmak için yaptı. 2. -ecek bir şekilde: He coughed so as to attract Selmin´s attention. Selmin´in dikkatini çekecek bir şekilde öksürdü
so as to
ecek şekilde
so as to
mak için
Englisch - Englisch
made so as to deter an anticipated unpleasant situation

    Silbentrennung

    made so as to de·ter an an·tic·i·pa·ted un·pleas·ant si·tu·a·tion

    Türkische aussprache

    meyd sō äz tı dîtır ın äntîsıpeytıd ınplezınt sîçueyşın

    Aussprache

    /ˈmād ˈsō ˈaz tə dəˈtər ən anˈtəsəˌpātəd ənˈplezənt ˌsəʧo͞oˈāsʜən/ /ˈmeɪd ˈsoʊ ˈæz tə dɪˈtɜr ən ænˈtɪsəˌpeɪtəd ənˈplɛzənt ˌsɪʧuːˈeɪʃən/
Favoriten