madde madde

listen to the pronunciation of madde madde
Türkisch - Englisch
a) item by item b) divided into separate articles
1. divided into separate articles. 2. article by article, item by item
item by item
divided into separate articles
article by article
madde
material

Japan depends on imports for raw materials. - Japonya ham madde açısından ithalata bağımlıdır.

The ship transports raw materials from Indonesia. - Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.

madde
matter

Please bring the matter forward at the next meeting. - Lütfen gelecek toplantıda maddeyi öne sür.

Radioactive matter is dangerous. - Radyoaktif maddeler tehlikelidir.

(anlaşmada bulunan) madde
article
madde
substance

Carbon monoxide is a poisonous substance formed by the incomplete combustion of carbon compounds. - Karbon monoksit karbon bileşiklerinin tam yanmamasından oluşan zehirli bir maddedir.

The substance must be treated with acid. - Bu madde, asite maruz kalmış olmalı.

madde
item

Tom omitted a couple of items from the list. - Tom listeden birkaç maddeyi savsakladı.

There's one more item to discuss. - Tartışacak bir madde daha var.

madde madde yazmak
Article Writing Article
bitkileri yok eden madde
herbicide
madde
clause
akıcı madde
fluid
cıvık madde
squelch
madde
matter, substance; material; stuff; entry; clause, article, paragraph; subject
aktif madde
active agent
artık madde
waste
besleyici madde
nutrient
beyaz madde
(Pisikoloji, Ruhbilim,Teknik) white matter
bitkisel madde
(Tıp) vegetable substance
emici madde
sorbent
eritici madde
solvent
esnek madde
(Gıda) elastomer
etken madde
(Kimya) active substance
etken madde
(Tıp) active ingredient

What is the active ingredient in aspirin? - Aspirindeki etken madde nedir?

What is the active ingredient in Tylenol? - Tylenol'da etken madde nedir?

etkin madde
(Tıp) drug substance
etkin madde
(Kimya) agent
giren madde miktarı
(Tıp) input
indirgen madde
(Tıp) reducing substance
kara madde
(Gıda) black body
kimyasal (madde)
chemical
kimyasal madde
chemical agent
kimyasal madde
(Kimya) chemical substance

Glands secrete chemical substances into the body. - Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.

kimyasal madde
(Kimya) substance

Glands secrete chemical substances into the body. - Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.

kirletici madde
impurity
kurutucu madde
drier
kurutucu madde
(Gıda) drying agent
kurutucu madde
dehumidifier
kuvvetli patlayıcı madde
block buster
madde
goods
madde
body

Glands secrete chemical substances into the body. - Bezler vücuda kimyasal maddeler salgılar.

I'd like to know how the body absorbs these substances. - Vücudun bu maddeleri nasıl emdiğini bilmek istiyorum.

madde
medium
madde
(Gıda,Tıp) agent
madde
paragraph
madde
thang
madde
commodity
madde
concern
madde
proviso
madde
count
madde
subject
madde 1
(Kanun) article 1
madde başı
(Dilbilim) entry
madde başı sözcük
headword
madde imli
(Bilgisayar) bulleted
madde katmak
(İnşaat) dope
sentetik madde
synthetic material
siyah madde
(Pisikoloji, Ruhbilim) substantia nigra
susuz madde
(Tıp) anhydrous substance
sıvı madde
liquid
taciz edici kimyasal madde
(Askeri) harassing agent
tampon madde
(Tıp) buffer
tehlikeli madde
hazardous substance
tehlikeli madde
hazardous chemical
tehlikeli madde
hazmat
toksik madde
toxicant
toksik madde
toxic substance
tortul madde
sediment
zehirli kimyasal madde
(Tekstil) hazardous chemical
madde yapısı
chemistry
ana madde
main article
ham madde
raw material

Japan imports various raw materials from abroad. - Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.

Japan has to import most of its raw materials. - Japonya ham maddelerinin çoğunu ithal etmek zorunda.

katı madde
solids
yoğun madde fiziği
Condensed matter physics
Milli Uyuşturucu Madde Politikası Kurulu
(Askeri) National Drug Policy Board
Silah Sistemi Patlayıcı Madde Güvenlik İnceleme Kurulu
(Askeri) Weapon System Explosive Safety Review Board
aksırtıcı madde
sternutator
aktif madde
active matter
ametal madde
nonmetal
ana madde
parent material
antikor üreten madde
antigen
antiseptik madde
germicide
arındırıcı madde
cleanser
atık madde
effluent
ağartıcı madde
discharge
ağır teçhizat; yüksek infilak etkili patlayıcı madde
(Askeri) heavy equipment; high explosive
aşındırıcı madde
corrosive
aşındırıcı madde
corrodent
balık öldürücü madde
piscicide
basit madde
(Ticaret) simple entry
bağlayıcı madde
binding agent
bağlayıcı madde
binder
bağlayıcı madde
bonding agent
bağışıklık sağlayan madde
immunogen
bedensel madde
corporeity
benzine benzeyen bir madde
carburetant
beynin merkezi deki gri madde
grey matter
bir madde ile dolu yer
plenum
bir şeyin terkibine giren madde
(Hukuk) Ingredient
birleştirilmiş tüketilebilir madde desteği
(Askeri) integrated consumable item support
biyolojik madde içerme seviyesi
(Askeri) biocontainment level
boya kurutucu madde
drier
bozulmayı önleyici madde
preservative
boğucu madde
asphyxiant
buz çözücü madde
de icer
cenaze işleri bulaşıcı madde temizleme toplama noktası
(Askeri) mortuary affairs decontamination collection point
dahili madde hasarı
(Askeri) domestic object damage
damıtık madde
fraction
derişik madde
concentrate
devam eden madde
run on
devri madde
(Askeri) cyclic item
dielektrik madde
dielectric
dielektrik madde parçası
electret
dinamit yapımında kullanılan madde
dope
direkt madde
(Ticaret) direct material
dondurucu kimyasal madde
cryogen
dondurucu madde
freezant
donmuş madde
congelation
dökülmüş madde
spilth
eklem hareketini kolaylaştıran albüminli madde
synovia
elektrikle çözünen madde
electrolyte
emici madde
adsorbent
emilmeyi kolaylaştırıcı madde
sorbefacient
erimez madde
insoluble
eritici madde
dissolvent
eritici madde
menstruum
esas madde
(Askeri) essential item
etkin madde
active matter
fiziksel madde
physical object
fosforlu madde
phosphor
fosforlu madde
phosphorus
geciktirici madde
retarding agent
geçici madde
provisional clause
geçici madde temporary clause, provisional article
(to a law, contract, etc.)
gliserol olan kimyasal madde
(Kimya) glycéraldehyde
ham madde
(Hukuk) raw materials

Japan imports various raw materials from abroad. - Japonya yurtdışından birçok önemli ham madde ithal eder.

The ship transports raw materials from Indonesia. - Gemi Endonezya'dan ham madde taşıyor.

helikopter harici hava ulaştırması; yüksek güçte tanksavar patlayıcı madde
(Askeri) helicopter external air transport; high explosive antitank
ikinci derecede ana madde
(Askeri) major secondary item
ikinci derecede madde
(Askeri) secondary item
ilaçmış gibi verilen fonksiyonsuz madde
placebo
iletken madde
conductor
iletken olmayan madde
nonconductor
inceltici madde
diluting medium
indirgen madde
reducing agent
isli madde
smutch
kabuk madde
(Anatomi) cortical substance
kandaki pıhtılaştırıcı madde
rhesus factor
kansere neden olan madde veya etmen
carcinogen
karbon miktarı ölçümüyle madde yaşının tesbiti
carbon dating
karıştırılan madde
adulterant
katı madde
solid matter, solid
katılaşmış madde
concretion
kimyasal madde
chemical warfare
kimyasal madde
(a) chemical
kir taşıyıcı madde
antiredeposition agent
kirletici madde
pollutant
kirletici madde
polluter
kirletici madde
contaminant

It's possible that the drinking water has chlorine, lead, or similar contaminants in it. - İçme suyunda klor, kurşun ya da benzer kirletici madde bulunması mümkün.

kirletici madde
pollutant, contaminant
kokulu madde
odourous substance
kokulu madde
odorant
konsantre madde
concentrate
korozif madde
corrosive matter
koruyucu madde
preservative

I like the yogurt without preservatives. - Koruyucu maddeleri olmayan yoğurdu severim.

koruyucu madde
preserver
koruyucu madde
preservative substance
kritik madde
(Askeri) critical item
kuru madde
dry matter
kurutucu madde
dehumidifier, desiccant
kurutucu madde
siccative
kurutucu madde
dryer
kuvvetlendirici madde
fortifier
kuvvetlendirici madde
reviver
köpük giderici madde
defrothing agent, defoaming agent
kırığın kaynamasına yardımcı olan madde
callus
likit madde
liquid
liste madde imi
(Bilgisayar) list bullet
lâm üzerine sürülen madde
smear
madde
question, matter, topic
madde
(anlaşma) proviso
madde
material, component; ingredient
madde
entry
madde
entry, item (in a list)
madde
clause, article, section, paragraph (of a law or contract)
madde
stuff

What stuff is this jacket made of? - Bu ceket hangi maddeden yapılıyor.

madde
(Hukuk) article, item, clause, substance, material
madde
matter, substance
madde
material or physical things (as opposed to spiritual things)
madde tanıma
(Askeri) item identification
madde x' de yer alan amaçlar
(Hukuk) objectives laid down in article x
matbu madde
printed matter
milli kimlik numarası; not edilmiş madde
(Askeri) national identification (number); noted item
milli uyuşturucu madde kontrol stratejisi
(Askeri) national drug control strategy
narkotik madde
(Hukuk) narcotics
negatifleri zayıflatıcı madde
reducer
nihai madde yoğunluğu
(Askeri) end item density
nükleer veya radyoaktif madde kaçakçılığı
(Hukuk) illicit trafficking in nuclear or radioactive materials OOOO
oksijen giderici madde
deoxidizer
organik madde
organic matter

Organic matter is formed by large molecules. - Organik madde büyük moleküller tarafından oluşturulmaktadır.

ozon tabakasını tahrip edici madde
(Hukuk) ozone depleting substance ÖÖÖÖ
parlayıcı madde
inflammable
paslandırıcı madde
corrodent
patlamamış patlayıcı madde; patlamamış madde V
(Askeri) unexploded explosive ordnance; unexploded ordnance
patlayıcı madde
explosive

The explosive ordnance disposal unit safely disposed of the unexploded bomb. - Patlayıcı madde imha ünitesi patlamamış bombayı güvenli bir şekilde imha etti.

patlayıcı madde
(an) explosive; explosive material; explosive substance
periyodik madde
(Askeri) cyclic item
pulmoner toksik madde
(Tıp) pulmonary toxicant
pıhtılaştırıcı madde
coagulant
radyoaktif madde
radioelement
radyoaktif madde sızdırmaz kurşun kap
coffin
resimli madde işareti
(Bilgisayar) picture bullet
sarf madde
consumable material
sekonder soğutucu madde
secondary coolant
senkop madde
(Kimya) synthetic matter
sentetik yüzey aktif madde
synthetic surface active agent
sikatif madde
siccative
soğutucu madde
cryogen
standart madde
(Kimya) standard substance
stok dışı madde
(Askeri) nonstocked item
sulandırıcı madde
diluent
Türkisch - Türkisch

Definition von madde madde im Türkisch Türkisch wörterbuch

ham madde
Bir ürün veya mal oluşturmak için gerekli maddelerin işlenmeden önceki doğal durumu
yoğun madde fiziği
Yoğun madde fiziği fiziğin maddenin makroskopik fiziksel özellikleri ile ilgilenen dalıdır. Özel olarak bileşenlerin oldukça büyük ve aralarındaki etkileşimin güçlü olduğu "yoğunlaşmış" maddeleri inceler
HAM MADDE
(Osmanlı Dönemi) Bir şeyin meydana getirilmesi için işlenilen ana maddelerden her biri
MADDE
(Osmanlı Dönemi) Zahir duygularla hissedilen, ruhâni olmayıp, ağırlığı olan, cismâni bulunan
MADDE
(Osmanlı Dönemi) İlm-i Kelâmda: His âzâmız üzerine bir takım muayyen ihtisâsât husule getiren veya getirebilen, her şey
MADDE
(Osmanlı Dönemi) Bend, fıkra, kısım
MADDE
(Osmanlı Dönemi) Asıl, esas, cevher, mâye
MADDE
(Osmanlı Dönemi) Tıb: Çıbanın içinde hasıl olan yara
ak madde
Demet durumundaki sinir liflerinden oluşan beynin iç, omuriliğin dış tabakası
boyar madde
Bazı ortamlarda çözünerek ortama belli renk veren doğal veya yapay renkli madde
boyar madde
Hücre öz suyu içinde eriyik durumunda bulunan renkli madde
boz madde
Sinir hücrelerinden oluşan, beyinde dış, omurilikte iç tabaka
geçici madde
Yasa, tüzük ve yönetmeliklerde belirli bir süre geçerli olan madde
kozmik madde
Evreni oluşturan madde
madde
Suçları maddeleriyle ölçer
madde
Öge, unsur
madde
Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri: "Bir uzmanla buluşacağı zaman ansiklopediyi açar, o konuyla ilgili maddeyi okur."- S. Birsel. İleri sürülen sorun
madde
Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne
madde
Sözlük ve ansiklopedilerde tanımlanan, anlatılan kelime, ad veya konulardan her biri
madde
Kendi içinde bütünlüğü olan anlatım
madde
Hükmünü verir, çarpar."- H. R. Gürpınar
madde
Para, mal vb. ile ilgili şey
madde
İleri sürülen sorun
madde
Duyularla algılanabilen, bölünebilen, ağırlığı olan nesne: "Bütün uyuşturucu maddeler gibi, vazgeçemeyeceği kadar bağlanarak yalana alışır."- N. Cumalı. Öge, unsur
madde
Yasa, sözleşme, antlaşma gibi metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm: "Kanun tatbikatında merhamet bilmez
madde
Yasa, sözleşme, antlaşma gibi metinlerde, her biri başlı başına bir yargı getiren ve çoğu kez rakamla belirtilen bölüm
madde başı
Sözlük yapma düzeninde başlı başına bir anlam ifade eden ve siyah olarak yazılan, tanımı verilen sözlük birimi
uyuşturucu madde
Morfin, kokain, eroin, afyon, esrar gibi duyumlara uyuşukluk veren madde
Englisch - Türkisch

Definition von madde madde im Englisch Türkisch wörterbuch

etken madde
(Kimya) active ingredient
madde madde
Favoriten