mağazalar

listen to the pronunciation of mağazalar
Türkisch - Englisch
stores

I prefer department stores: the prices are lower. - Büyük mağazaları tercih ederim: fiyatlar daha düşüktür.

Mobs broke into stores looking for food. - Serseri grupları yiyecek aramak için mağazalara zorla girdi.

{i} provisions, supplies (food, clothing, weapons); provisions on board needed for running a ship
(1) A system that enables supplies to be purchased in large quantities and charged to an asset account   The supplies are charged to the department when distributed   (2) The stockpiling of large amounts of supplies usually in a warehouse for future uses   (3) Large quantities of supplies in storage    The long-standing District Stores program was eliminated in 1996 with the incorporation of the purchase and distribution of stores items through the District bookstores as well as several arrangements with local suppliers
The function associated with storing and issuing frequently used items
The department, which warehouses and distributes many products used by the company, organization, and/or university
plural of store
mağaza
shop

There’s a new long fishing rod in the shop. - Mağazada yeni bir uzun balık oltası var.

This shop uses only recycled paper. - Bu mağaza sadece geri dönüştürülmüş kâğıt kullanır.

mağaza
store

Where can you find the closest store? - En yakın mağazayı nerede bulabilirsin?

My mother bought some apples at a fruit store. - Annem, bir meyve mağazasından biraz elma aldı.

mağazalar saat ikiden sonra kapalı
The shops are closed after two p.m
mağazalar saat ikiye kadar açık
The shops are open till two o'clock
mağazalar zinciri
chain store
zincir mağazalar şubesi
chain store
indirim yapan mağazalar
discount houses
mağaza
joint

We run the store jointly. - Biz mağazayı birlikte çalıştırıyoruz.

mağaza
(Ticaret) outlet store
mağaza
locker
zincir mağazalar
chain stores
mağaza
shebang
mağaza
stand
mağaza
in store

I don't know what is in store for me in the future. - Gelecekte benim için mağazada ne olduğunu bilmiyorum.

We have a few surprises in store for her. - Mağazada onun için birkaç sürprizimiz var.

mağaza
emporium
mağaza
large store (business establishment)
mağaza
large store, shop
perakende satış mağazalar
(Ticaret) retail stores
zincir mağazalar vergisi
(Ticaret) chain store tax
Türkisch - Türkisch

Definition von mağazalar im Türkisch Türkisch wörterbuch

mağaza
Eşya ve azık deposu
mağaza
Büyük dükkân: "Mahmutpaşa'da bir manifatura mağazası işletiyor ve ayrıca iyi iş yapan bir düğme fabrikasının da yarı yarıya sahibi bulunuyordu."- H. Taner
mağaza
Büyük dükkân
mağazalar
Favoriten