müthi̇ş

listen to the pronunciation of müthi̇ş
Türkisch - Englisch

Definition von müthi̇ş im Türkisch Englisch wörterbuch

müthiş
terrific

A car went by at terrific speed. - Bir araba müthiş bir hızda gitti.

You've done a terrific job. - Müthiş bir iş yaptın.

müthiş
splendid

A splendid idea occurred to John. - John'un aklına müthiş bir fikir geldi.

What a splendid dinner! - Ne müthiş bir akşam yemeği!

müthiş
wonderful
müthiş
terrible

Tom said I looked terrible. - Tom müthiş göründüğümü söyledi.

Tom was a terrible coach. - Tom müthiş bir antrenördü.

müthiş
awful

His speech got awfully boring. - Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.

I have an awful bike. - Müthiş bir bisikletim var.

müthiş
terrible, horrible, awful, fearful; excessive; wonderful, great, terrific, super; sensational, out of this world, funky
müthiş
formidable

Mary is a formidable woman. - Mary müthiş bir kadın.

A good head and a good heart are always a formidable combination. But when you add to that a literate tongue or pen, then you have something very special. - İyi bir kafa ve iyi bir kalp her zaman müthiş bir kombinasyondur. Fakat buna bir okuryazar dil ya da kalem eklediğinizde, o zaman çok özel bir şeyiniz vardır.

müthiş
prodigious
müthiş
beastly
müthiş
stupendous
müthiş
direful
müthiş
almighty
müthiş
colossal
müthiş
fabulous
müthiş
fearful
müthiş
helluva
müthiş
splendiferous
müthiş
strikingly beautiful, knockout; (someone) who is a knockout
müthiş
filthily
müthiş
stunning
müthiş
appalling
müthiş
ripping
müthiş
amazing, astounding
müthiş
dire

If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits. - O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir.

müthiş
smashing
müthiş
gee whiz
müthiş
devastating
müthiş
deadly
müthiş
bang up
müthiş
(Konuşma Dili) terrifically, frightfully, extremely
müthiş
terrible, terrifying; dreadful, awful
müthiş
frightful
müthiş
devilish
müthiş
terrific, frightful; unbearable
müthiş güzel
ravishing
müthiş bir şekilde
awfully
Müthiş savaş
Armageddon
müthiş adam
trump
müthiş biçimde
almighty
müthiş güzel
awfully nice
müthiş kimse
oner
müthiş sıkıntı
dire straits

If she continues to live with a man she doesn't love for his money, the day will come when she will despair and be in dire straits. - O parası için sevmediği bir adamla yaşamaya devam ederse, onun umudunu keseceği ve müthiş sıkıntıda olacağı gün gelecektir.

müthiş sıkıntıda
in dire straits
müthiş sıkıntıda
in straits
müthiş yalan
oner
müthiş yumruk
oner
müthiş şey
wow
müthiş şey
prang
müthiş şey
smasher
müthiş
{s} swell
müthiş
enormous
müthiş
monstrous
müthiş
desperate
müthiş
{s} wild
müthiş
rough stuff
müthiş
astounding
müthiş
excessive
müthiş
exceedingly
müthiş
filthy

Joe's idea for a new kind of car will make him filthy rich. - Joe'nun yeni tür bir araba fikri onu müthiş zengin yapacak.

müthiş
funky
müthiş
eminently
müthiş
out of this world
müthiş
fearsome
müthiş
bloody
müthiş
unspeakable
müthiş
marvellous
müthiş
unearthly
müthiş
hairy
müthiş
incredible
müthiş
damn
müthiş
awfully

His speech got awfully boring. - Onun konuşması müthiş sıkıcıydı.

A certain someone is being awfully fragile today. - Bugün belirli bir kimse müthiş kırılgan oluyor.

müthiş
cataclysmal
müthiş
great

Everyone considers Nomo a great pitcher. - Herkes Nomo'un müthiş bir atıcı olduğunu düşünüyor.

It's a great opportunity. - Bu müthiş bir fırsat.

müthiş
fabulously
müthiş
catastrophic
müthiş
plush
müthiş
fantastic

Tom is doing a fantastic job. - Tom müthiş bir iş çıkarıyor.

müthiş
wizard
müthiş
terribly
müthiş
sensational
müthiş
tragic
müthiş
tremendously

It was tremendously exciting to be in Boston at that time. - O anda Boston'da olmak müthiş heyecan vericiydi.

The public has been tremendously impressed by Tom. - Tom, halkı müthiş etkilemiştir.

müthiş
{s} thundering
müthiş
{s} tearing
müthiş
super
müthiş
rare
müthiş
{s} unco
müthiş
{s} superb
müthiş
appall
müthiş
aimighty
müthiş
parlous
Türkisch - Türkisch
(Osmanlı Dönemi) Bak: Müdhi
müthiş
"Ne şaşılacak şey" anlamında kullanılır
müthiş
(Osmanlı Dönemi) dehşet veren, korkutan
müthiş
Çok rahatsız eden, dayanılmaz
müthiş
Korkuya düşüren, korkunç, dehşetli. Çok rahatsız eden, dayanılmaz: "Bu müthiş yokluğa, bu derin acıya tahammül edemiyordum."- Y. K. Beyatlı. Şaşılacak kadar değişik: "Birdenbire kendinde müthiş bir sükûnet, tarifsiz bir rahatlık hissetti."- Ş. Rado. "Ne şaşılacak şey" anlamında kullanılan bir söz
müthiş
Şaşılacak kadar değişik
müthiş
Korkuya düşüren, korkunç, dehşetli
müthi̇ş
Favoriten