Definition von müşteri im Türkisch Englisch wörterbuch
- client
The lawyer has many clients.
- Avukat birçok müşterisi vardır.
A lot of clients come to the lawyer for advice.
- Birçok müşteri danışma için avukata gelirler.
- customer
There are few customers today.
- Bugün az müşteri var.
I'm expecting a customer today.
- Bugün bir müşteri bekliyorum.
- astr. Jupiter
- patron
He's been a patron of this store for many years.
- O yıllardır bu mağazanın bir müşterisi.
- patronizer
- shopper
The shoppers stood in a line.
- Müşteriler sırada bekledi.
Mary is a mystery shopper.
- Mary gizli müşteridir.
- buyer
Most home buyers have very little imagination.
- Çoğu ev müşterisinin çok az hayal gücü vardır.
I hope I can find a buyer for this.
- Umarım bunun için bir müşteri bulabilirim.
- purchaser
- customer, purchaser, buyer, client
- taker
- (Ticaret) vendee
- (Astronomi) jupiter
- (Ticaret) customers
It was early spring, so there weren't many customers.
- Erken ilkbahardı, bu yüzden çok sayıda müşteri yoktu.
There are few customers today.
- Bugün az müşteri var.
- (Ticaret) debtor
- clientele
Majority of his clientele are poor people.
- Müşterilerinin çoğunluğu yoksul insanlardır.
This establishment attracts a clientele of both tourists and businessmen.
- Bu şirket hem turistlerden hem de iş adamlarından müşteri çekiyor.
- connection
- emptor
- custom
There are few customers today.
- Bugün az müşteri var.
I'm expecting a customer today.
- Bugün bir müşteri bekliyorum.
- müşteri isteğine göre değiştirmek
- customize
- müşteri hizmet servisi
- customer service
- müşteri kaptırmak
- to lose customer
- müşteri memnuniyeti
- customer satisfaction
- müşteri sorumlusu
- customer representative
- müşteri ana teçhizatı
- (Askeri) customer premise equipment
- müşteri bulamama
- consumer resistance
- müşteri bulamama
- sales resistance
- müşteri bulmak için yavaş ilerleyen taksi
- crawler
- müşteri defteri
- (otel) visitor's book
- müşteri hizmet timi
- (Askeri) customer service team
- müşteri hizmetleri
- customer service
- müşteri olmak
- buy into
- müşteri çeken ucuz mal
- leader
- müşteri çekici ucuz mal
- leading article
- müşteri çekmek için zararına satılan mal
- loss leader
- müşteri çekmeye çalışmak
- tout
- müşteri önem derecesi
- (Ticaret) customer importance rating
- müşteriler
- clientele
Majority of his clientele are poor people.
- Müşterilerinin çoğunluğu yoksul insanlardır.
- sürekli müşteri
- patron
- müşteri ilişkileri
- (Ticaret) customer care
- müşteri portföyü
- customer portfolio
- müşteri temsilcisi
- account executive
- titiz müşteri
- (Ticaret) exact customer
- Müşteri hizmetleri
- customer services
- Müşteri memnuniyeti
- (Pazarlama) customer pleasure
- Müşteri temsilcisi
- account manager
- Müşteri temsilcisi
- customer representative
- devamlı müşteri
- frequenter
- gölge müşteri
- mystery shopper
- müşteri hizmetleri
- customer fulfillment
- müşteri hizmetleri
- customer care
- müşteriler
- (Ticaret) costumers
- bireysel müşteri
- (Ticaret) retail customer
- devamlı müşteri
- patronizer
- devamlı müşteri
- habitue
- devamlı müşteri
- regular
I'm a regular at a restaurant in this neighborhood. Let's have lunch there today.
- Bu çevredeki bir restoranda devamlı müşteriyim. Bugün orada öğle yemeği yiyelim.
I'm a regular at this gym.
- Bu spor salonunda devamlı müşteriyim.
- lütfen müşteri hizmetlerine sorun
- Please ask customer service
- muharebe meteoroloji timi; müşteri bekleme zamanı
- (Askeri) combat weather team; customer wait time
- muhtemel müşteri
- prospect
- müşteriler
- constituency