O yalan söylemeye çekinmez.
- He has no scruples about lying.
Tom Mary'ye yalan söylemeyi sürdüremedi.O sadece ona gerçeği söylemek zorunda olduğunu hissetti.
- Tom couldn't keep lying to Mary. He felt he just had to tell her the truth.
Köpeğimi bahçemizdeki ağacın altında uzanırken buldum.
- I found my dog lying under the tree in our yard.
Tom TV izleyerek kanepede uzanıyor.
- Tom is lying on the sofa watching TV.
Bütün gün yatakta yatmaktan usandım.
- I got tired of lying in bed all day.
Otun üstünde yatan köpek benimdir.
- The dog lying on the grass is mine.
Tom sokakta yatan bir ayyaşı fark etti.
- Tom noticed a drunkard lying in the street.
Kyoko, çimde uzanmaktadır.
- Kyoko is lying on the grass.
Uzanmadığını biliyorum.
- I know you're not lying.