Burada olduğumuz için şanslıydık.
- You were fortunate to be here.
O, ölümden döndüğü için çok şanslı.
- He was so fortunate as to escape death.
Allahtan, kimse yaralanmadı.
- Fortunately, no one was hurt.
Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar.
- Fortunately they had no storms on the way.
Bereket versin ki, hiçbir can kaybı olmadı.
- Fortunately, no lives were lost.