lucky; successful

listen to the pronunciation of lucky; successful
Englisch - Türkisch

Definition von lucky; successful im Englisch Türkisch wörterbuch

fortunate
şanslı

Tom kendinden daha az şanslı olanlara yardım etmek için zamanının çoğunu harcamaya gönüllüydü. - Tom volunteered a good deal of his time to helping those less fortunate than himself.

Burada olduğumuz için şanslıydık. - You were fortunate to be here.

fortunate
kısmeti açık
fortunate
Allahtan

Allahtan, kimse yaralanmadı. - Fortunately, no one was hurt.

fortunate
kademli
fortunate
uğurlu
fortunate
talihli
fortunate
{s} hayırlı
fortunate
bereket versin

Bereket versin ki, yolda fırtınayla karşılaşmadılar. - Fortunately they had no storms on the way.

Ben evden her zamankinden daha geç ayrıldım ama bereket versin ki tren için tam zamanında vardım. - I left home later than usual, but fortunately I was in time for the train.

fortunate
mesut
fortunate
fortunately iyi ki çok şükür
fortunate
{s} bahtı açık
fortunate
{s} tâlihli
Englisch - Englisch
{s} fortunate
lucky; successful
Favoriten