O, toplumun müziğe âşık dediği kişidir.
- He's what society calls a real lover of music.
İki eski âşık arkadaş kalabiliyorsa, ya onlar hâlâ aşıktır ya da hiç olmadılar.
- If two past lovers can remain friends, it's either because they are still in love, or they never were.
Onun sevgilisi İngiliz hükümeti için çalışan bir casus.
- Her lover is a spy working for the British government.
Tom çok iyi bir sevgili değil.
- Tom is not a very good lover.
Ben bir kedi severdim.
- I used to be a cat lover.
Gençliğimden beri bir spor sever oldum.
- I have been a lover of sports since I was young.
Fransızlar Almanlardan daha iyi dostlar.
- The French are better lovers than the Germans.
Onlar sadece oda arkadaşı değiller. Onlar aşıklar.
- They're not just roommates. They're lovers.
Tom ve Mary aşıklar mı?
- Are Tom and Mary lovers?
... orphanage, no father, no mother, lover gets her pregnant, leaves her abandoned, someone ...