Birçok İngilizce sözcük, Latince'den türemiştir.
- A lot of English words are derived from Latin.
Yolda birçok hayvan gördü.
- She saw a lot of animals on the road.
Çok daha iyi hissediyorum.
- I'm feeling a lot better.
Bir sürü insan Tom'un hissettiği aynı şekilde hissediyor.
- A lot of people feel the same way Tom does.
Japonya, çok fazla kâğıt tüketmektedir.
- Japan consumes a lot of paper.
Ailesini çok endişelendirdi.
- He caused his parents a lot of anxiety.
Senin bir sürü kitabın var.
- You have a lot of books.
Kawasaki'de bir sürü fabrika var.
- There are a lot of factories in Kawasaki.
Bunun hakkında fikri olmayan birsürü insan var.
- There are lots of people who don't have any idea about that.
Benim birsürü kitabım var.
- I have a lot of books.
Tom Mary'ye çok miktarda faydalı Fransızca öğretti.
- Tom taught Mary a lot of useful French.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
Tom'u park alanında gördüm.
- I saw Tom in the parking lot.
Bu alanda çok trafiğimiz var.
- We have a lot of traffic in this area.
Tevrat'ta Lut, bakire kızını toplu tecavüze uğraması için sunuyor.
- In the Torah Lot offers his virgin daughter's to be gang raped.
Bugün hakkında düşünülecek birçok toplumsal sorunlarımız vardır.
- We have a lot of social problems to think about today.
Üç farklı grup halinde ders kitabı göndereceğiz.
- We'll send the textbooks in three different lots.
Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.
- There were a lot of great bands at the festival.
Tom birçok farklı kadınla cinsel ilişkiye girdi.
- Tom had sex with a lot of different women.
Bu tür iş çok sabır gerektirir.
- This sort of work calls for a lot of patience.
Türkiye birçok mineral üretir.
- Turkey produces a lot of minerals.
Sami bir piyango talihlisiydi.
- Sami was a lottery winner.
Güney Fransa'da dağın yamacında emeklilik evi yapmayı planladığım küçük bir arsa aldım.
- I bought a small lot on the hillside in Southern France where I plan to build a retirement home.
Tom'un tam Boston'un dışında bir sürü arsaya sahip.
- Tom owns a lot of land just outside of Boston.
Bir sürü satılık ikinci el kitabım var, hepsi uygun fiyatlarla.
- I have lots of second-hand books for sale, all at affordable prices.
Onların hepsi otoparkta bekliyor.
- They all are waiting in the parking lot.
Tom partide çok eğlendi.
- Tom enjoyed himself a lot at the party.
Partide bir sürü şarkı söyledik ve dans ettik.
- We did a lot of singing and dancing at the party.
Erken sabah karşılama masasında ilk kimin gideceğine karar vermek için kura çektik.
- We drew lots to decide who would go first at the early morning reception desk.
Bay Miyake Kurashiki'de kaldığım sırada bana bir sürü yer gösterdi.
- Mr Miyake showed me lots of places during my stay in Kurashiki.
Alman çoban köpeğimi terbiye etmek diğer köpeğimi terbiye etmekten çok daha az zamanımı aldı.
- It took me a lot less time to housebreak my German shepherd than it took to housebreak my other dog.
Tom'un köpekler hakkında çok bilgisi var.
- Tom knows a lot about dogs.
Onların pek çok ortak yanı var.
- They have a lot in common.
Sel pek çok zarara neden oldu.
- The flood caused a lot of damage.
O, çok miktarda para bağışladı.
- He kicked in a lot of money.
O, çok miktarda para katkısında bulundu.
- He contributed a lot of money.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Onlar bana çok sayıda güzel fotoğraflar gösterdiler.
- They showed me a lot of beautiful photos.
a building lot in a city.
as Jones alone was discovered, the poor lad bore not only the whole smart, but the whole blame; both which fell again to his lot on the following occasion.
to draw lots.
If I were in charge, I'd fire the lot of them.
a bad lot.
lots of people think so.
The Greeks expected their leaders to show physical courage, whether in the athletic arena or in battle, as well as piety, generosity, and nobility. Cimon had risen to power chiefly because of his military prowess, and any rival must be able to show at least honorable service and military competence. By this time, moreover, the generals were coming to be the most important political figures in Athens. Archons served only for one year and, since 487/6, they were chosen by lot. Generals, on the other hand, were chosen by direct election and could be reelected without limit.