Planımızın bir sürü avantajı var.
- Our plan has lots of advantages.
Bir sürü ünlü kişi buraya gelir.
- Lots of famous people come here.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Müzik dinlemek çok eğlenceli.
- Listening to music is lots of fun.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- Lots of superstitions are still believed in.
Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
Birçok kişi arabalarla ilgilenir fakat arabalar benim için bir şey ifade etmiyor.
- Lots of people are interested in cars, but they're really nothing to me.
Hâlâ birçok batıl inanca inanılıyor.
- Lots of superstitions are still believed in.
Oyun çok sayıda insanı heyecanlandırdı.
- The game excited lots of people.
Kafamda çok şeyler olduğu için dün gece iyi uyuyamadım.
- I couldn't sleep well last night because there were lots of things on my mind.
Henüz sana söylemediğim bir sürü şey var.
- There are lots of things I haven't told you yet.
Tom bize yiyecek bir sürü şey verdi.
- Tom gave us lots to eat.
She made lots of new friends.
They purchased all of the adjacent lots.
Last year I ran lots faster than him.
... machines that take lots of time. ...
... And for the changes that seem to give us lots of ...