O, bir taksi aramak için dışarı çıktı.
- She went out to look for a taxi.
Tom bir iş aramak zorundadır.
- Tom has to look for a job.
Kitabı bulmaya çalışmak için birçok dükkana gittim.
- I went to many shops to look for the book.
Ayrılalım ve Tom'u arayalım.
- Let's split up and look for Tom.
Polis Tom'a onun kızını arayacağına söz verdi.
- The police promised Tom that they would look for his daughter.
He spent his life looking for the truth.
... I think what you're looking for is ...
... you're looking for. ...