looking; appearing; as, better or worse liking

listen to the pronunciation of looking; appearing; as, better or worse liking
Englisch - Türkisch

Definition von looking; appearing; as, better or worse liking im Englisch Türkisch wörterbuch

liking
{i} hoşlanma

Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil. - I cannot help liking him in spite of his many faults.

Fred Jane'den hoşlanmaya başladı ve onlar birbiriyle görüşmeye başladı. - Fred took a liking to Jane and they started seeing each other.

liking
{i} beğeni

Onun zengin gıdalar için büyük bir beğenisi vardır. - She has a great liking for rich foods.

liking
hoşlanarak
liking
sempati
liking
(for ile) sevme
liking
düşkünlük
liking
{f} hoşlan

Kemiklerin balıklardan hoşlanmamak için gerçekten iyi bir neden olmadığından dolayı sadece balıklardan hoşlanmadığını söylüyorsun. - Just saying you don't like fish because of the bones is not really a good reason for not liking fish.

Çok sayıda hatasına rağmen ondan hoşlanmamak elimde değil. - I cannot help liking him in spite of his many faults.

liking
{i} zevk

O bana tamamen zevkime uygun bir kravat verdi. - She gave me a necktie which was completely to my liking.

liking
sev/iste/beğen
liking
{i} meyil
liking
{i} sevme

Ne zaman beyzbolu sevmeye başladın? - When did you start liking baseball?

Birinden hoşlanmak ve birini sevmek arasındaki fark nedir? - What's the difference between liking and loving someone?

liking
alâka
liking
{i} sevgi
liking
{i} ilgi
liking
{i} ilgi; eğilim
liking
for ile sevme
liking
{i} hoşlanma, sevme; beğenme
Englisch - Englisch
liking
looking; appearing; as, better or worse liking
Favoriten