Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

look for an answer to a question by speaking

listen to the pronunciation of look for an answer to a question by speaking
Englisch - Türkisch

Definition von look for an answer to a question by speaking im Englisch Türkisch wörterbuch

ask
{f} sormak

Ben onlara düğün günlerinin ne zaman olduğunu sormak istiyorum. - I want to ask them when their wedding day is.

Hasta arkadaşımın hatırını sormak için Osaka'ya gittim. - I've been to Osaka to ask after my sick friend.

ask
{f} soru sormak

Soru sormaktan korkma. - Don't be afraid to ask questions.

Böylesina aptal bir soru sormaktan daha iyisini biliyordu. - She knew better than to ask such a stupid question.

ask
{f} istemek

Onlar barış istemek için geldi. - They came to ask for peace.

Siz sadece onu istemek zorundasınız ve o size verilecektir. - You have only to ask for it and it will be given to you.

ask
yalvarmak
ask
{f} aranmak
ask
{f} rica etmek

Ben dikkatsizce e-posta adresini sildim ve onun için Yeni Zelandadaki Russel'den rica etmek zorunda kaldım. - I carelessly deleted your e-mail address and had to ask Russell in New Zealand for it.

Tom Mary'ye onunla dışarı çıkmasını rica etmek istedi, ama cesareti yoktu. - Tom wanted to ask Mary to go out with him, but he didn't have the courage to.

ask
talep etmek
ask
{f} hak etmek
ask
davet etmek

Tom baloya Mary'yi davet etmek istedi. - Tom wanted to ask Mary to the prom.

Tom bana Mary'yi dansa davet etmek istediğini söyledi. - Tom told me that he intended to ask Mary to the dance.

ask
çağırmak
ask
sor

O, ona nerede yaşadığını sordu. - He asked her where she lived.

O geri döndüğünde ona sor. - Ask her when she comes back.

ask
ihtiyaç göstermek
ask
{f} kaşınmak
ask
aramak
ask
teklif etmek

Ona dans etmeyi teklif etmekten ve reddedilmekten korkuyorum. - I'm afraid of asking her to dance and being turned down.

Tom sonunda Mary'ye çıkma teklif etmek için cesaretini topladı. - Tom finally mustered up the courage to ask Mary out.

ask
ask in içeriye davet etmek
ask
{f} istemek: He asked to be excused from the table. Sofradan ayrılmak için izin istedi. She's asking a lot for this poodle. Bu
ask
icap ettirmek
Englisch - Englisch
ask
look for an answer to a question by speaking

    Silbentrennung

    look for an an·swer to a ques·tion by speak·ing

    Türkische aussprache

    lûk fôr ın änsır tı ı kwesçın bay spikîng

    Aussprache

    /ˈlo͝ok ˈfôr ən ˈansər tə ə ˈkwesʧən ˈbī ˈspēkəɴɢ/ /ˈlʊk ˈfɔːr ən ˈænsɜr tə ə ˈkwɛsʧən ˈbaɪ ˈspiːkɪŋ/
Favoriten