local social actors, such as individuals, families, groups or communities

listen to the pronunciation of local social actors, such as individuals, families, groups or communities
Englisch - Türkisch

Definition von local social actors, such as individuals, families, groups or communities im Englisch Türkisch wörterbuch

people
millet

Almanlar tutumlu bir millettir. - Germans are a frugal people.

İngilizler becerikli bir millettirler. - The English are a practical people.

people
ulus

Yahudiler Tanrı tarafından seçilmiş bir ulustur. - Jews are a people chosen by God.

Amerikalılar demokratik bir ulustur. - The Americans are a democratic people.

people
insanlar

ÇHS'ye göre, 18 yaşından küçük tüm insanlar çocuk olarak kabul edilir. - According to the CRC, all people under 18 are considered to be children.

Sosyal ağ siteleri, 13 yaşından küçük insanlar için tehlikelidir. - Social networking sites are dangerous for people under 13.

people
{i} 1. birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
people
{f} insan yerleştirmek
people
dünya

Dünyada bazı insanlar, açlıktan çeker. - Some people in the world suffer from hunger.

Dünya aptal insanlarla dolu. - The world is full of dumb people.

people
beşer
people
kalabalık

Sözcünün etrafında büyük bir kalabalık toplandı. - A crowd of people gathered around the speaker.

Kalabalık bir insan grubu toplandı. - A large crowd of people gathered.

people
el
people
insanoğlu
people
kişiler

Onun romanları genç kişiler arasında ünlüdür. - His novels are popular among young people.

Tom piyanosunu taşımak için ona yardım edecek bazı kişiler arıyordu. - Tom was looking for some people to help him move his piano.

people
ümmet
people
kimse

Biz hiç kimsenin kendi kısa vadeli kazançları için Amerikan halkından yararlanmadıklarından emin olacağız. - We're gonna make sure that no one is taking advantage of the American people for their own short-term gain.

Yanan arabalar, ölen insanlar vardı ve kimse onlara yardımcı olamadı. - There were cars burning, people dying, and nobody could help them.

people
kişi

Yüz elli kişi maraton yarışına girdi. - One hundred and fifty people entered the marathon race.

Yalnızca birkaç kişi vaktinde geldi. - Only a few people showed up on time.

people
kodak üyeleri
people
akrabalar
people
(fiil) insan yerleştirmek
people
birileri: Be quiet! There are people in the next room. Sus! Yandaki odada birileri var. Are there people in the next room? Bitişikteki
Englisch - Englisch
people
local social actors, such as individuals, families, groups or communities

    Silbentrennung

    lo·cal so·cial actors, such as individuals, families, groups or communities

    Aussprache

Favoriten