living, state of existing, state of being; life

listen to the pronunciation of living, state of existing, state of being; life
Englisch - Türkisch

Definition von living, state of existing, state of being; life im Englisch Türkisch wörterbuch

existence
{i} varoluş

Sivrisinekler varoluşumun felaketidir. - Mosquitoes are the bane of my existence.

Varoluşumuzu olabildiğince kabul etmeliyiz. - We must accept our existence as far as possible.

existence
mevcudiyet
existence
{i} varlık

O, başka bir varlık düzleminde yaşıyor. - She lives on another plane of existence.

existence
varoluşçuluk
existence
yaşayış biçimi
existence
vücut
existence
oluş

Dünya yaklaşık beş bin milyon yıl önce oluştu. - The earth came into existence about five thousand million years ago.

Malezya 1957'de oluştu. - Malaysia came into existence in 1957.

existence
yaşam biçimi
existence
ömür
existence
durmuş
existence
{i} hayat

Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir. - Unless a nation's existence is in peril, war is murder.

Bir romanın varlığının tek nedeni hayatı temsil etmek için girişimde bulunmasıdır. - The only reason for the existence of a novel is that it does attempt to represent life.

existence
{i} hayat, yaşam
existence
{i} olma
Englisch - Englisch
{i} existence
living, state of existing, state of being; life
Favoriten