Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

lisanssız

listen to the pronunciation of lisanssız
Türkisch - Englisch
(Ticaret) unlicensed

Keep away from the unlicensed taxis. - Lisanssız taksilerden uzak durun.

{a} having no license, having no leave
without a licence (=official document that gives you permission to do or have something)
Not licensed; not officially authorized
Free from requiring a license
lacking official approval
{s} not permitted; not licensed
lisans
undergraduate

Tom teaches an undergraduate course in translation. - Tom çeviride lisans kursu öğretiyor.

lisans
{i} licence

The police suspended Tom's licence on the spot. - Polis olay yerinde Tom'un lisansını askıya aldı.

I have three points on my licence. - Benim lisansımda üç nokta var.

lisans
{i} license

My driver's license expires at the end of this month. - Sürücü lisansım bu ayın sonunda sona eriyor.

We're releasing all the sentences we collect under the Creative Commons Attribution license. - Topladığımız tüm cümleleri Creative Commons Attribution lisansı altında serbest bırakıyoruz.

lisans
royalty
lisans
degree

He has a master's degree in mathematics. - O matematik alanında yüksek lisans derecesine sahiptir.

Master's degrees in Britain are not very common. - İngiltere'de yüksek lisans dereceleri çok yaygın değildir.

lisans
(Denizbilim) permit
lisans
(Bilgisayar) licensing
lisans
chop
lisans
(Eğitim) graduation
lisans
(Eğitim) bachelor's level
lisans
undergraduates
lisans
licensure
lisans
bachelor's degree

I earned a bachelor's degree. - Ben bir lisans derecesi aldım.

lisans
license to manufacture (another company's product)
lisans
import or export license
lisans
bachelor's degree; licence
lisans
certificate; license
lisans
licence [Brit.]
Türkisch - Türkisch

Definition von lisanssız im Türkisch Türkisch wörterbuch

LİSANS
(Osmanlı Dönemi) Üniversite tahsili tamamlanınca alınan diploma
LİSANS
(Osmanlı Dönemi) Fr. Herhangi bir mevzuda verilen izin. Müsaade belgesi
LİSANS
(Osmanlı Dönemi) Bir sporcunun resmi yarışmalara katılabilmesi için spor federasyonu tarafından kendisine verilen kayıt fişi veya kimlik kartı
LİSANS
(Osmanlı Dönemi) İthal veya ihracı serbest bırakılmayarak muayyen bir nizama bağlanmış malların ithal veya ihracı için idare tarafından verilen müsaade
lisans
Bu öğrenim sonunda elde edilen ve diploma ile belgelendirilen akademik derece
lisans
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksek okul öğrenimi: "Doktora veya lisanslarını hazırladıkları sırada maişet parasını büro ve otel garsonluğu yapmakla çıkarıyorlardı."- Y. K. Karaosmanoğlu
lisans
üniversite diplomasıyla doktora arasındaki akademik aşama
lisans
Bir malı yabancı firma adına üretme izni
lisans
Genellikle dört yıl süren üniversite veya yüksek okul öğrenimi
lisans
Bir sporcunun resmî yarışmalara katılabilmesi için spor federasyonunun kendisine verdiği kayıt fişi veya kimlik kartı
lisans
Yurda mal sokma veya yurttan mal çıkarma izni
lisans
Dört yıl süren üniversite veya yüksekokul öğrenimi
lisanssız
Favoriten