Jane büyük ihtimalle gelecek.
- Jane is more than likely to come.
Irkçı değilim, ama ile başlayan her cümle aslında büyük ihtimalle çok ırkçıdır.
- Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
Yarın hava muhtemelen güzel olacak.
- It is likely to be fine tomorrow.
Tom Mary'ye büyük olasılıkla yarışı kimin kazanacağını düşündüğünü sordu.
- Tom asked Mary who she thought would be the most likely to win the race.
Zamanında varma olasılığımız var mı?
- Are we likely to arrive in time?
Bu neredeyse hiç uygun değil.
- That's hardly likely.
Bir dil öğrenmenin geleneksel yolu olsa olsa birinin görev duygusunu tatmin edebilir ama o bir sevinç kaynağı olarak hizmet edemez. Ayrıca muhtemelen başarılı olmayacaktır.
- The traditional way of learning a language may satisfy at most one's sense of duty, but it can hardly serve as a source of joy. Nor will it likely be successful.
O, muhtemelen bu oyunu kazanır.
- He is likely to win this game.
İyi beslenirseniz muhtemelen daha uzun yaşarsınız.
- If you eat well, you're likely to live longer.
Onun muhtemelen olmayacağını benim bildiğim kadar iyi biliyorsun.
- You know as well as I do that that isn't likely to happen.
Böyle bir kazanın tekrar olması muhtemeldir.
- Such an accident is likely to happen again.
Ben ırkçı değilim, ama ile başlayan her cümlenin gerçekten çok ırkçı olması muhtemeldir.
- Every sentence that starts with I'm not racist, but is likely to be very racist indeed.
Hava tahmini göre tayfunun sahile yaklaşması muhtemeldir.
- According to the weather forecast, the typhoon is likely to approach the coast.
Öyle tuhaf bir şeyin gerçekleşmesi muhtemel değildir.
- Such a strange thing is not likely to happen.
Tom'un durumun altından kalkabilmesi pek mümkün olmayacak.
- Tom won't likely be able to cope with the situation.
Tom'un istediğimizi yapması mümkün değil.
- It's not likely Tom will do what we ask.
Tom muhtemelen mantıklı olacaktır.
- Tom will likely be reasonable.
Tom muhtemelen mantıklı olacak.
- Tom is likely to be sensible.
Galiba bu kitabı okumaya sene sonuna kadar devam edeceğiz.
- We're likely to continue reading this book up to the end of the year.
Likely he'll win the election in this economy.
found a likely spot under a shady tree for the picnic.
not a very likely excuse.
Jones is a likely candidate for management.
a likely topic for investigation.
They are likely to become angry with him.
Rain is likely later this afternoon.
He is likely to succeed at anything he tries.