Onu o şekilde bırakmak ister misin?
- Do you want to leave it like that?
Benimle o şekilde konuşma hakkını sana kim veriyor?
- What gives you the right to talk to me like that?
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Bunun gibi bir şey bulmak istiyorum.
- I wanna find something like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Herhangi birinin öyle bir şey söylediğini asla duymadım.
- Never have I heard anyone say a thing like that.
Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
- In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
Böyle bir durumun tekrar olacağının olası olmadığını düşünüyorum.
- I think it's unlikely that a situation like this one would ever occur again.
Tatoeba'ya bunun gibi bir cümle ekleyemem.
- I cannot add a sentence like this to Tatoeba.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Bunu bir daha asla bu şekilde yapma!
- Never ever do it like this again!
İncil bunu bu şekilde yazmıştır.
- The Bible has it written like this.
Senin böyle bir şey yapman alışılmadık bir durum.
- It's unusual for you to do something like that.
Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
- How dare you speak to me like that?
senin gibi birini istiyorum.
Keşke senin gibi bir arkadaşım olsa.
- I wish I had a friend like you.
Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
- I never thought I would find a woman like you.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... like me and him, and to pay for it, we're having to initiate significant cuts in federal ...
... also control freaks, but they're control freaks like me. We want to be people with the ultimate ...