Patrona o şekilde karşı çıkman bayağı büyük cesaretti.
- It was pretty ballsy of you to stand up to the boss like that.
Onu o şekilde bırakmak ister misin?
- Do you want to leave it like that?
Bunun gibi bir şey yapmalıyız.
- We should make something like that.
Biraz şekerleme ve bunun gibi, ben bir papatya gibi tazeyim.
- A little nap and, just like that, I'm as fresh as a daisy.
Ben asla öyle bir şey duymadım.
- I never heard anything like that.
Ben asla öyle bir şey söylemezdim.
- I'd never say something like that.
Ben böyle bir şapka almakla ilgileniyorum.
- I am interested in getting a hat like this.
Böyle bir sözlükte buzdolabı ile ilgili en az iki cümle olmalıdır.
- In a dictionary like this one there should be at least two sentences with fridge.
Bunun gibi bir kamera almak istiyorum.
- I would like to get a camera like this.
Hiç bunun gibi bir şey gördün mü?
- Have you ever seen anything like this?
Biz onu bu şekilde bırakamayız.
- We can't leave him like this.
Bu şekilde giyindiğim için üzgünüm.
- I'm sorry that I'm dressed like this.
Sen benimle nasıl böyle konuşabilirsin?
- How dare you speak to me like that?
Böyle bir şeyi kim yapardı?
- Who would do something like that?
senin gibi birini istiyorum.
Senin gibi bir kadın bulacağımı asla düşünmedim.
- I never thought I would find a woman like you.
Senin gibi bir kız arıyorum.
- I've been looking for a girl like you.
He was playing in the yard and, then, like that, he was gone.
And then the truck turned, the box fell out the back, and the truck just kept going. / Yea, like that..
... professors will suggest topics to students, but they like it best when students find their ...
... times, which I like it. ...