O kadın beni ömür boyu ben olduğum için sevecekse ben onunla evlenirim.
- If that woman will love me for who I am for a lifetime, I would marry her.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Tatoeba: Annenin hayatı boyunca şimdiye kadar söyleyebildiğinden daha fazla cümleye sahibiz.
- Tatoeba: We've got more sentences than your mom could ever say in her lifetime.
Bir bilim adamı hayatı boyunca düzinelerce kitap okuyacak, ama hala öğrenecek çok daha fazla şeyi olduğuna inanıyorum.
- A scientist will read dozens of books in his lifetime, but still believe he has a lot more to learn.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
Bu bir ömür boyu şanstır.
- This is the chance of a lifetime.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Bilirsin çok şanslısın! Böyle bir şey bir ömür boyu sadece bir kez olur.
- You're very lucky you know! A such thing happen only once in a lifetime.
Bu, bir ömür boyu süren fırsattır.
- This is the opportunity of a lifetime.
Yaşamın en iyi zamanı genç olduğun zamandır.
- The best time of life is when you are young.
Yaşamın en iyi zamanı genç olduğumuz zamandır.
- The best time of life is when we are young.
I've been waiting a lifetime for a train.