liegenlassen

listen to the pronunciation of liegenlassen
Deutsch - Türkisch
{'li: gınıasın} (bir yerde) bırakmak, unutmak; el sürmemek, dokunmamak; (bir işi) sermek
(bir yerde) bırakmak, unutmak; sürüncemede bırakmak
Englisch - Türkisch

Definition von liegenlassen im Englisch Türkisch wörterbuch

lying
{i} yalan söyleme

Tom yalan söylemekten hiçbir vicdan azabı çekmiyordu. - Tom had no qualms about lying.

Jack asla yalan söylemediğini söyledi fakat yalan söylüyordu. - Jack said he had never told a lie, but he was lying.

lying
{i} yalancılık
lying
{i} yatış
lying
bulunan
lying
yatma

Bütün gün yatakta yatmaktan usandım. - I got tired of lying in bed all day.

lying
uzanan
lying
yatan

Otun üstünde yatan köpek benimdir. - The dog lying on the grass is mine.

Parkta kiraz ağacının altında bankta yatan genç bir adam gördüm. - I saw a young man lying on the bench under the cherry tree in the park.

lying
(Tıp) 1.Doğum, çocuk doğurma
lying
lie yat/yalan söyle
lying
lying to faça edip yatma
lying
{i} yatacak yer
lying
(Askeri) YALANCI, YALANCILIK
lying
(Tıp) Lohusalık. (Bakınız: Child-bed)
lying
yatacaklying çocuk doğurma
lying
uzanma

Kyoko, çimde uzanmaktadır. - Kyoko is lying on the grass.

Uzanmadığını biliyorum. - I know you're not lying.