liegen lassend

listen to the pronunciation of liegen lassend
Englisch - Türkisch

Definition von liegen lassend im Englisch Türkisch wörterbuch

leaving
{i} ayrılma

Tom erken ayrılması için gayet iyi bir nedeni vardı. - Tom had a perfectly good reason for leaving early.

Bir fırtına geminin Kobe'den ayrılmasını engelledi. - A storm kept the ship from leaving Kobe.

leaving
(Bilgisayar) çıkılıyor
leaving
{i} artık
leaving
{f} ayrıl

Muayene odasından tam ayrılırken doktor hoşça kal diyerek elini salladı. - Just as we were leaving the exam room the doctor waved his hand saying, 'bye-bye'.

Ne zaman ayrılıyorsunuz? - When are you leaving?

leaving
terkederek
leaving
{i} bırakma

Tom Mary'yi yalnız bırakma fikrinden nefret etti fakat işe gitmek zorundaydı. - Tom hated the idea of leaving Mary alone, but he had to go to work.

Son defa fincanı baş aşağı bırakma fikri neydi? - What was the idea of leaving the cup upside down last time?

leaving
{i} terketme

Tom'un şu ana kadar karısını terketmeyi düşündüğünden şüpheliyim. - I doubt that Tom would ever consider leaving his wife.

Yağmur çiselemeye başladığında, evi terketmek üzereydim. - I was on the point of leaving home when a light rain started to fall.

Deutsch - Englisch