Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- Tom didn't intend to let Mary kiss him.
Tom'un kazanmasına izin vermek zorunda kaldım.
- I had to let Tom win.
Bunun çalışmalarınıza engel olmasına izin vermeyin.
- Don't let this interfere with your studies.
Seni işinden engellememe izin verme.
- Don't let me keep you from your work.
Tom'u beklemek yerine, yemek soğumadan önce şimdi yiyelim.
- Instead of waiting for Tom, let's eat now before the food gets cold.
Mary, kız kardeşinin elbiselerini ödünç almasına izin vermez.
- Mary does not let her sister borrow her clothes.
Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
- Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
Tom bırakmak istiyor.
- Tom wants to let it go.
Tom Mary'nin elini bırakmak istemedi.
- Tom never wanted to let go of Mary's hand.
Çoğunlukla daktilosunu kullanmama izin verir.
- He often lets me use his typewriter.
O, her zaman çocuklarına istediklerini yapmalarına izin verir.
- She always lets her children do what they want to.
Tom Mary'nin onu öpmesine izin vermek niyetinde değildi.
- Tom didn't intend to let Mary kiss him.
Tom Mary'ye yol vermek için öne geçmeye karar verdi.
- Tom decided to go ahead let Mary have her way.
Eski aşk mektuplarını şevkatle gösterdi.
- She cherished his old love letters.
Dün eski bir arkadaştan bir mektup aldım.
- I got a letter from an old friend yesterday.
Bu odayı bir öğrenciye kiralamak istiyorum.
- I want to let this room to a student.
without let or hindrance (on all commonwealth passports).
Can you let me know what time you'll be arriving?.
After he knocked for hours, I decided to let him come in.
I decided to let the farmhouse to a couple while I was working abroad.
The physicians let about a pint of his blood, but to no avail.
Tom isn't likely to allow Mary to do that.
- Tom isn't likely to let Mary do that.
Tom could refuse to allow Mary to do that.
- Tom could refuse to let Mary do that.
... Let's show you one more thing. ...
... MR. LEHRER: OK. Yeah, just ' let's just stay on taxes for a moment. ...