let, enable; allow; authorize, sanction

listen to the pronunciation of let, enable; allow; authorize, sanction
Englisch - Türkisch

Definition von let, enable; allow; authorize, sanction im Englisch Türkisch wörterbuch

permit
izin vermek
permit
{i} ruhsat

Bu silah için bir ruhsatım var. - I have a permit for this gun.

permit
izin

Sigaranı söndür. Burada sigara içmeye izin verilmez. - Put out your cigarette. Smoking's not permitted here.

Onların Kanada'ya geçmeleri için izin verilmedi. - They were not permitted to cross into Canada.

permit
{f} ruhsat vermek
permit
(Ticaret) ruhsatiye
permit
izin te
permit
residence permit ikamet tezkeresi
permit
kabul etmek
permit
ruhsatname
permit
{f} olanak vermek
permit
{i} müsaade

Tom'un bizim arka bahçede kamp yapmasına müsaade ettim. - I permitted Tom to camp in our backyard.

permit
{f} in -i (bir yere) almak/sokmak: She won't permit him in her house. Onu
permit
razı olmak
permit
müsaade etmek
permit
{i} izin belgesi
permit
fırsat vermek
permit
imkân vermek
permit
{i} izin belgesi, tezkere; izin; ruhsat; permi
permit
izin kağıdı
permit
(isim) ruhsat, izin, müsaade, permi, izin belgesi
Englisch - Englisch
{f} permit