less, small, petty, inconsiderable

listen to the pronunciation of less, small, petty, inconsiderable
Englisch - Türkisch

Definition von less, small, petty, inconsiderable im Englisch Türkisch wörterbuch

minor
yardımcı
minor
{i} üniversitede ikinci branş
minor
ikinci derecede olan
minor
(İnşaat) azınlık

Küçük ama sesli bir azınlık, toplantının kesilmesine yol açtı. - A small, but vocal minority, disrupted the meeting.

Kadınlar bir azınlık değildir. - Women are not a minority.

minor
ufak

Ufak detaylar hakkında endişelenme. - Don't worry about the minor details.

Dan ufak yaralarla kurtuldu. - Dan survived with minor injuries.

minor
(Ticaret) daha önemsiz
minor
küçük

Bu sadece küçük bir başarısızlık. - It's only a minor setback.

Bir avukatın zor bir durumda küçük konularda bile her taşın altına bakması ve aynı konuda sonuca ulaşmak için ısrarla belirtmesi önemlidir. - It is important that a lawyer should leave no stone unturned even on minor points and harp on the same subject to achieve a break through in an impasse.

minor
minör
minor
ikincil
minor
ergin olmayan çocuk
minor
daha küçük
minor
üniversitede ikinci branşa ait
minor
{i} ergin olmayan kimse, rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
kücük
minor
rüştünü ispat etmemiş kimse
minor
rüştünü ispat etmemiş
minor
{s} reşit olmayan

Kanun, reşit olmayanların sigara içmesini yasaklıyor. - The law prohibits minors from smoking.

Almanya'da 18 yaşından küçükseniz reşit olmayan bir kimsesinizdir. - In Germany you're a minor if you're younger than 18 years old.

minor
önemi az
minor
{i} (üniversitede) yardımcı branş. 3
minor
(Tıp) Küçük (Parvus'un komparatif şekli), minoris
Englisch - Englisch
{a} minor
less, small, petty, inconsiderable
Favoriten