Bu küçük gelirle yaşamak benim için zor.
- Es ist schwer für mich, mit meinem kleinen Einkommen zu leben.
Tom Boston'da yaşamak istemiyor.
- Tom will nicht in Boston leben.
Bu küçük gelirle yaşamak benim için zor.
- Es ist schwer für mich, mit meinem kleinen Einkommen zu leben.
Mars'ta yaşam var mı?
- Gibt es Leben auf dem Mars?
Hayatımın neye benzediği hakkında bir fikrin var mı?
- Hast du eine Vorstellung davon, wie mein Leben aussieht?
Hayat varken ümit vardır.
- Solange es Leben gibt, gibt es Hoffnung.
Seveceksen ömürlük sev yalnızca bir günlük değil!
- Wenn du liebst, liebe ein Leben lang und nicht nur einen Tag!
Seveceksen ömürlük sev yalnızca bir günlük değil!
- Wenn du liebst, liebe ein Leben lang und nicht nur einen Tag!
Birçok ülkede en yüksek ceza ömür boyu hapistir.
- In vielen Ländern ist die lebenslange Freiheitsstrafe die Höchststrafe.
Varlıklı bir bayan olarak Leyla'nın yaşamı bir seraptı.
- Layla's life as a wealthy lady was a mirage.
Tom, anti-nükleer enerji hareketine hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the anti-nuclear-energy movement.
Tom nükleer enerjiye karşı hareket için hayatını adadı.
- Tom has devoted his life to the movement against nuclear energy.
Kısa sürede yaşam tarzına alıştı.
- She soon adjusted to his way of life.
Dünyadaki tropikal yağmur ormanları, gezegende yaşamın ekolojik zincirine kritik bağlantılıdır.
- The world's tropical rainforests are critical links in the ecological chain of life on the planet.
Bir kişinin hayatı geçici bir şeydir.
- The life of a person is a transient thing.
Hayatta derece yapmak için hepimiz çok çalışırız fakat sadece birkaç kişi başarır.
- We all try hard to make the grade in life, but only a few succeed.
Sağlık ve canlılık uzun hayat için gereklidir.
- Health and vitality are important for long life.
Bazı insanlar ölümden sonra ebedi hayata inanıyorlar.
- Some people believe in eternal life after death.
Tom'un sağlıklı bir yaşam tarzı vardır.
- Tom has a healthy lifestyle.
Kişinin yaşam tarzı, büyük ölçüde para ile belirlenir.
- One's lifestyle is largely determined by money.
My parents live outside the city.
- Meine Eltern leben außerhalb der Stadt.
Fish cannot live out of water.
- Fische können außerhalb des Wassers nicht leben.
... LEBEN IST NUR EIN TRAUM! ...