Sadece Çince dilini değil ama aynı zamanda ülkenin kendisi hakkında da bir şeyler öğrendim.
- What I have learnt is not just the Chinese language, but something about the country itself as well.
Öğretmenden hiçbir şey öğrenmedim.
- I've learnt nothing from the teacher.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
Hiç kimse çok bilgili değil ki her şeyi bilebilsin.
- No one is so learned that he can know all things.
Bilgili insanlar cahil insanları küçümseme eğilimindedir.
- The learned are apt to despise the ignorant.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's hard to learn a foreign language.
Fransızca öğrenmek istiyorum.
- I want to learn French.
Tom'dan senin hakkında bilgi edindim.
- I learned about you from Tom.
Güvenilir kaynaklardan onun hakkında bilgi edindim.
- We learned about that from reliable sources.
Beşikte öğrenilen mezara kadar taşınır.
- What is learned in the cradle is carried to the tomb.
Zorbalık öğrenilmiş bir davranıştır.
- Bullying is a learned behavior.
Hayallerimden biri İzlandaca öğrenmek.
- One of my dreams is to learn Icelandic.
Yabancı dil öğrenmek zordur.
- It's difficult to learn a foreign language.
On yaşındayken gitar çalmayı öğrendim.
- I learned to play guitar when I was ten years old.
Altı yaşında o, daktiloyu kullanmayı öğrendi ve öğretmenine el ile yazmayı öğrenmesine gerek kalmadığını söyledi.
- At the age of six he had learned to use the typewriter and told the teacher that he did not need to learn to write by hand.
Dil öğrenmenin en zor kısmı kelime bilgisini ezberlemektir.
- The hardest part of learning a language is knowing the vocabulary by heart.
Şiiri ezberlemek bir saatimi aldı.
- It took me an hour to learn the poem by heart.
Learn how to do it better!.
That'll learn him to bust my tomater.
My learned friend (a formal, courteous description of a lawyer).
Everyday behavior is an overlay of learned behavior over instinct.