O, üniversitede hukuk eğitimi alıyor.
- He is studying law at the university.
Ceza hukuku, ceza yasası olarak da bilinen, bir suç olarak sınıflandırılmış olan bir hareket için takibat gerektirir.
- Criminal law, also known as penal law, involves prosecution for an act that has been classified as a crime.
Bu yeni kanunun, özgürlüğünü kısıtlayacağını hissediyor.
- He feels this new law will restrict his freedom.
Kongreden geçtikten sonra, Cumhurbaşkanı kanunu veto etti.
- The President vetoed the law after Congress passed it.
Newton yerçekimi yasasını kanıtlamıştır.
- Newton established the law of gravity.
Yasalar örümcek ağı gibidir, küçük sinekleri yakalayabilirler fakat yaban arısı ve eşek arılarının geçmesine izin verirler.
- Laws are like cobwebs, which may catch small flies, but let wasps and hornets break through.
Her şey doğanın kurallarına tabidir.
- Everything is subject to the laws of nature.
Araba sürerken trafik kurallarına uymamız gerekiyor.
- You should obey the traffic laws when you drive.
Avukatlar davaları kazandıklarında çok miktarda dolar kazanırlar.
- Lawyers make mega bucks when they win cases.
Dava karar verilmeden kalır.
- The lawsuit remains undecided.
Avukat, müvekkilinin masum olduğuna inanıyordu.
- The lawyer believed in his client's innocence.
Avukat müvekkilinin masumiyeti konusunda ısrar etti
- The lawyer insisted on the client's innocence.
Avukatın vasiyetimi hazırlamasını istedim.
- I asked the lawyer to make out my will.
Avukat benim vasiyetimi düzenledi.
- The lawyer drew up my will.
Newton and Einstein understood the law of gravitation in very different ways.
Here comes the law — run!.
By law, one is not allowed to own a wallaby in New York City.
You might climb the Law and behold the face of many counties. (Robert Louis Stevenson Across the Plains, 1892).
A new law forbids driving on that road.
Do unto others as you wish them to do unto you is a good law to follow.