Son 100 yılın bilim ve teknoloji ve topluluğun diğer alanlarındaki gelişmeler hayat kalitesine hem avantajlar hem de dezavantajlar getirdi.
- Advances in science and technology and other areas of society in the last 100 years have brought to the quality of life both advantages and disadvantages.
Devenin belini kıran son saman çöpü.
- The last straw breaks the camel's back.
Tom son dört yılda iki kez alkollü araba sürmekten mahkûm edildi.
- Tom has been convicted of drunken driving twice in the last four years.
Geçen yıl Londra'ya gittik.
- We went to London last year.
Onun geçen aydan beri hasta olduğunu duydum.
- I hear he has been ill since last month.
Son olarak ailemle birlikte Disneyland'a gittiğimden beri uzun zaman oldu.
- It has been so long since I last went to Disneyland with my family.
Son olarak o Amerika'ya gitti.
- Lastly, she went to America.
En sonunda hatasını anladı.
- At last, he realized his error.
Eylemciler en son Brezilya'nın uzak, ormanlık bir köşesinde görüldüler.
- The activists were last seen in a remote, forested corner of Brazil.
Sürücü ehliyetimi geçen ay yenilettim.
- I had my driver's license renewed last month.
Konuşma otuz dakika sürdü.
- The speech lasted thirty minutes.
Sadece ölüm kaldığında, son çare yiyecek için yalvarmaktır.
- When only death remains, the last resort is to beg for food.
Tom geçen yaz yakın bir ölüm deneyimi yaşadı.
- Tom had a near death experience last summer.
Mağazaya gidiyorum ve kimi görüyorum? Onunla son kez buluştuğumuzdan beri kendisinde neler gittiğini bana hemen anlatmaya başlayan bir Amerikan arkadaşımı.
- I go into the store, and who do I see? An American friend, who immediately begins to tell me what has been going on with him since we last met.
Son kez bir ağaca ne zaman tırmandığımı hatırlamıyorum.
- I don't remember the last time I climbed a tree.