Ben sadece öğleden sonraki toplantıya katılamayacağımı sana bildirmek istiyorum.
- I just want to let you know that I can't attend this afternoon's meeting.
Nagoya'dan sonraki durak nedir?
- What's the stop after Nagoya?
Jane geyiğin arkasından elinden geldiği kadar hızlı koştu.
- Jane ran after the deer as fast as possible.
Köpek sahibinin arkasından gitti.
- The dog tagged along after his master.
O açlık ve yorgunluk yüzünden bayıldı, ancak bir süre sonra kendine geldi.
- He fainted with hunger and fatigue, but came to after a while.
O, kötü bir soğuk algınlığı yüzünden yatakta olan kızkardeşine baktı.
- She looked after her sister, who was in bed with a bad cold.
Tom dün gece üçten sonrasına kadar uyuyamadı.
- Tom couldn't get to sleep till after three last night.
O, öğle yemeğinden önce çok iyiydi, ama sonrasında hasta hissetti.
- She was very well before lunch, but felt sick afterward.
Ben öğleden sonraları sık sık verandanın üstüne oturup okurum.
- I often sit on the porch and read in the afternoon.
O cumartesi öğleden sonraları ne yapıyor?
- What does he do on Saturday afternoons?
Tom, o günkü olaylar hakkında yazdıktan sonra günlüğü kapattı.
- Tom closed his diary after writing about that day's events.
Öğle yemeğinden sonra bunun hakkında konuşabilir miyiz?
- Can we talk about this after lunch?
Bu öğleden sonra seni tekrar göreceğim.
- I'll see you again this afternoon.
Ben bu öğleden sonra Mary'yi göreceğim.
- I'm going to see Mary this afternoon.
Fırtınadan sonra gelen sakinlik.
- The calm that comes after the storm.