Yaşlı hanımefendi tepeye kadar yavaşça yürüdü.
- The old lady walked slowly up the hill.
Hanımefendi, bir ay önce buraya taşındı.
- The lady moved here a month ago.
Michael bir erkek adıdır ama Michelle bir bayan adıdır.
- Michael is a man's name but Michelle is a lady's name.
Bayan şimdi su içiyor.
- The lady is now drinking water.
Jane güzel bir leydi oldu.
- Jane grew up to be a fine lady.
Leydi en fazla kırk yaşında.
- The lady is forty years old at most.
Bayan Smith yaşlı bir hanımdır.
- Mrs. Smith is an elderly lady.
Sizi soran bir hanımefendi var.
- There's a lady asking for you.
Sevgili bayan, ben Polonyalı bir dedektif değilim. Ben uluslararası bir dedektifim.
- I am not a Polish detective, dear lady. I am an international detective.
O, yaşlı kadına sıcak bir gülümseme fırlattı.
- She shot a warm smile at the old lady.
Hırsız yaşlı bir kadın olarak kendini gizledi.
- The thief disguised himself as an old lady.
Kadın olmak zordur. Erkek gibi düşünmeyi, hanımefendi gibi davranmayı, genç kız gibi görünmeyi ve de eşek gibi çalışmayı gerektirir.
- It's hard to be a woman. One must think like a man, act like a lady, look like a girl, and work like a horse.
Hayalim devlet başkanının eşi olmak.
- My dream is to be the First Lady.
My Lady, will you not take pity on me?.
How do you do, Lady Windermere?.
Please direct this lady to the soft furnishings department.
But soft, what light through yonder window breaks...? It is my lady, O it is my love! -Romeo and Juliet.
A lady doctor.
Follow me, ladies!.
Hey, lady, move your car!.