Tom'un planı tamamlanmamıştır.
- Tom's plan is incomplete.
Salata; zeytinyağı, kruton ve fındık olmadan tamamlanmamıştır.
- The salad is incomplete without olive oil, croutons and nuts.
O eksik olarak oluşan kalp kapağı ile doğdu.
- He was born with an incompletely formed heart valve.
Sözlük eksik. Sadece J harfine kadar gidiyor.
- The dictionary is incomplete. It only goes to the letter J.