O, kendi hayatı hakkında güçsüz hissediyor.
- He feels powerless about his own life.
O güçsüz bir başkandır.
- He is a powerless president.
Bugün biraz güçsüz hissediyorum.
- I feel a little weak today.
O, bir arkadaşına çok yorgun ve güçsüz hissettiğini söyledi.
- He told a friend that he felt very tired and weak.
Kahvemi hafif istiyorum.
- I'd like my coffee weak.
Kahvemi hafif severim.
- I like my coffee weak.
Çok aciz hissetmekten hoşlanmıyorum.
- I don't like feeling so powerless.