Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

lacking light; deep, not pale; black, murky; vague, foggy, unclear

listen to the pronunciation of lacking light; deep, not pale; black, murky; vague, foggy, unclear
Englisch - Türkisch

Definition von lacking light; deep, not pale; black, murky; vague, foggy, unclear im Englisch Türkisch wörterbuch

dark
koyu

Koyu kahverengi saçları vardı. - He had dark brown hair.

O koyu kahverengi ayakkabılar giyiyordu. - She was wearing dark brown shoes.

dark
{i} koyu renk

Tom koyu renkleri giymeyi seviyor. - Tom likes to wear dark colors.

Tom evinde koyu renklerden hoşlanmaz. - Tom doesn't like dark colors in his home.

dark
dark kara gözlü
dark
{s} kasvetli

Eğer o çok mutluysa, romanları neden bu kadar kasvetli? - If he's such a happy person, why are his novels so dark?

dark
{s} loş

Karanlıkta loş bir ışık gördük. - We saw a dim light in the darkness.

dark
kapanık
dark
{s} ışıksız
dark
dark horse beklenilmediği halde partisi tarafından aday gösterilen adam
dark
az sütlü dark blue lacivert
dark
{s} kötü

Beth kötü erkek kardeşinden dolayı karanlıktan korkuyor. - Beth is afraid of the dark because of her evil brother.

Hava karardı ve daha da kötüsü yağmur yağmaya başladı. - It got dark, and what was worse, it began to rain.

dark
karaca
dark
esmer

Mary her zaman uzun boylu, esmer ve yakışıklı bir adama kavuşmanın hayalini kurdu. - Mary always dreamed of meeting a tall, dark, and handsome man.

Tom'un esmer bir cildi var. - Tom has a dark complexion.

dark
siyaha yakın
dark
(isim) karanlık; akşam; koyu renk; belirsizlik, bilgisizlik; gölge
dark
{i} bilgisizlik
dark
{s} gizli

Onun gizli bir sırrı var. - He has a dark secret.

Tom Mary'ye en gizli sırrını fısıldadı. - Tom whispered his darkest secret to Mary.

dark
{s} gizli, esrarlı
dark
{s} cehalet içinde
dark
{i} belirsizlik
dark
{s} asık suratlı
Englisch - Englisch
{s} dark
lacking light; deep, not pale; black, murky; vague, foggy, unclear
Favoriten