lacking contrast; as, a weak negative

listen to the pronunciation of lacking contrast; as, a weak negative
Englisch - Türkisch

Definition von lacking contrast; as, a weak negative im Englisch Türkisch wörterbuch

weak
{s} cılız

Çocukluğunda oldukça cılızdı. - He was quite weak in his childhood.

Cılız ve narin bir çocuktu. - He was a weak and delicate child.

weak
{s} güçsüz

O, bir arkadaşına çok yorgun ve güçsüz hissettiğini söyledi. - He told a friend that he felt very tired and weak.

O, hastalığından sonra hâlâ güçsüzdü. - She was still weak after her illness.

weak
{s} zayıf

O,İngilizcede zayıftır. - He is weak in English.

Gıda yetersizliği onu zayıf ve bitkin düşürdü. - Lack of food had left him weak and exhausted.

weak
{s} hafif

Kahvemi hafif severim. - I like my coffee weak.

Kahvemi hafif istiyorum. - I'd like my coffee weak.

weak
açık (çay)
weak
mukavemetsiz
weak
argın
weak
açık

Tom açıkçası hâlâ çok zayıf. - Tom is obviously still very weak.

Açık kahveyi tercih ederim. - I prefer weak coffee.

weak
{s} sulu
weak
weakly s
weak
{s} dayanıksız, sağlam olmayan, zayıf: a weak
weak
{s} iradesiz
weak
(Tıp) Kuvvetsiz, zayıf
weak
silik çıkmış
weak
zaaf

İnsan zaafına müsamaha göstermek zorundasın. - You have to allow for human weakness.

weak
{s} silik
weak
hastalıklı
weak
(sıfat) kuvvetsiz, zayıf, cansız, cılız, güçsüz, aciz, dayanıksız, halsiz, iradesiz, hafif, silik, sulu
Englisch - Englisch
weak
lacking contrast; as, a weak negative
Favoriten