kuyruklu

listen to the pronunciation of kuyruklu
Türkisch - Englisch
(Tıp) caudatus
having a tail
caudate
tailed, having a tail
(yalan) whacking
(yalan vs.) walloping
whopping
prov. scorpion
tailed
caudated
caudal
kuyruk
tail

The International Sun-Earth Explorer 3 (ISEE-3) spacecraft made the first ever direct cometary measurements on September 11, 1985 as it flew through the tail of Comet Giacobini-Zinner. - Uluslararası Sun-Earth Explorer 3 uzay gemisi kuyruklu yıldız Giacobini-Zinner'in kuyruğu boyunca uçarken 11 Eylül 1985'te ilk doğrudan kuyruklu yıldız ölçümleri yaptı.

Rabbits have long ears and short tails. - Tavşanların uzun kulakları ve kısa kuyrukları vardır.

kuyruk
queue

I don't like waiting in queues. - Kuyrukta beklemekten hoşlanmıyorum.

There was not a long queue at the bus stop. - Otobüs durağında uzun bir kuyruk yoktu.

kuyruklu ceket
tails
kuyruklu erişim yöntemi
(Bilgisayar) queued access method
kuyruklu yalan
cock-and-bull story
kuyruklu yarasa
(Hayvan Bilim, Zooloji) tadarida
kuyruklu yarasalar
(Hayvan Bilim, Zooloji) molossidae
kuyruklu yalan
fairy tale
kuyruklu (yalan)
whacking
kuyruklu ankraj cıvatası
fishtail bolt
kuyruklu dirsek
(İnşaat,Teknik) street elbow
kuyruklu flanş
necked flange
kuyruklu kelebek
swallow
kuyruklu kurbağa
tadpole
kuyruklu kurbağagiller
(Hayvan Bilim, Zooloji) urodela
kuyruklu küçük piyano
(Muzik) baby grand
kuyruklu menteşe
t-hinge
kuyruklu olarak
caudally
kuyruklu piano
grand piano
kuyruklu piyano
grand piano, grand
kuyruklu piyano
grand

She played that tune on her grand piano. - O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.

The grand piano has no pedal at all. - Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.

kuyruklu piyano
concert grand
kuyruklu piyano
grand piano

She played that tune on her grand piano. - O ezgiyi kuyruklu piyanosunda çaldı.

The grand piano has no pedal at all. - Kuyruklu piyanonun hiçbir pedalı yoktur.

kuyruklu yalan
whacker
kuyruklu yalan
romance
kuyruklu yalan
corker
kuyruklu yalan
walloping lie
kuyruklu yalan
rouser
kuyruklu yalan
whopping lie
kuyruklu yalan
big lie, whopper
kuyruklu yalan
whopper
kuyruklu yıldız
(Bilgisayar) stray comet
kuyruklu yıldız yok edildi
(Bilgisayar) comet destroyed
kuyruklu yıldıza ait
(Astronomi) cometary
kuyruk
line

Tom is the last person in line. - Tom kuyruktaki son kişi.

Tom had to wait in line for three hours. - Tom üç saat kuyrukta beklemek zorunda kaldı.

kuyruk
caudal
kuyruk
(elbise vb.) trail
kuyruk
train (of a dress)
kuyruk
(kimse) together
kuyruk
corner (of the eye)
kuyruk
line, Brit. queue
kuyruk
tail; queue, file; follower, shadow; (giysi) train
kuyruk
(uçak) tail fin
kuyruk
(top) breech
kuyruk
breech (of a cannon)
kuyruk
rear end, tail end, tail (of a vehicle or procession)
kuyruk
(tilki) brush
kuyruk
follower, attendant; retinue, suite (said sarcastically)
kuyruk
(tavşan vs.) scut
kuyruk
ponytail
kuyruk
cue
fare kuyruklu balık
(Denizbilim) rattail
kesik kuyruklu
cocktail
kuyruk
column
kuyruk
follower
kuyruk
(Denizbilim) caudal fin
kuyruk
tailing
kuyruk
(Havacılık) tail fin
kuyruk
(Bilgisayar) queue holds
kuyruk
(Tıp) cauda
kuyruk
file
kuyruk
trail
kuyruk
tail in
kuyruk
queue of
kuyruk
queuing
kuyruk
tail of
Kuyruk
spool
ak kuyruklu kızkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yağmurkuşugiller,yağmurcunlar) white-tailed plover
beyaz kuyruklu kartal
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: atmacalar) [syn.: beyaz kuyruklu kartal, balık kartalı] white-tailed sea eagle
dik kuyruklu ötleğen
(Tabiat Doğa) (kuş) graceful warbler
fare kuyruklu
rat tailed
iki kuyruklu
twin tail
iğne kuyruklu ebabil
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: ebabiller) white-throated needletail
kelebek kuyruklu
(Havacılık) butterfly tail
kuyruk
shadow
küt kuyruklu korsanmartı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yırtıcı martıgiller) pomarine skua
kısa kuyruklu piyano
baby grand
kızıl kuyruklu örümcekkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: örümcekkuşugiller) Isabelline shrike
mavi kuyruklu bülbül
(Hayvan Bilim, Zooloji) tarsiger cyanurus
mavi kuyruklu bülbül
(Hayvan Bilim, Zooloji) red-flanked bluetail
pamuk kuyruklu tavşan
cottontail
uzun kuyruklu baştankara
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: uzunkuyruklubaştankaragiller) [syn.: uzun kuyruklu baştankara, uzun kuyruk] long-tailed tit
uzun kuyruklu jakana
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: Jacanidae) pheasant-tailed jacana
uzun kuyruklu korsanmartı
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: yırtıcı martıgiller) long-tailed skua
uzun kuyruklu örümcekkuşu
(Tabiat Doğa) (kuş, Fam: örümcekkuşugiller) long-tailed shrike
yelpaze kuyruklu bülbül
(Hayvan Bilim, Zooloji) rufous bush chat
yelpaze kuyruklu bülbül
(Latin) cercotrichas galactotes
yelpaze kuyruklu güvercin
fan tail
çatal kuyruklu
fork tailed
çatal kuyruklu balina
rorqual
çatal kuyruklu balina
finner
çatal kuyruklu pancar
fanged beet
Türkisch - Türkisch
Akrep: "Sandığın üstündeki ikinci yatağı kucaklayıp kaldırdığı sırada bir kuyruklu, yatağın altından fırladı, sandığın gerisine doğru hızla kaçtı."- N. Cumalı
Kuyruğu olan
Akrep
(Osmanlı Dönemi) ZEYYAL
kuyruklu kelebek
Kanatları siyah benekli sarı renkte bir Avrupa kelebeği (Papillio machaon)
kuyruklu kurbağa
Yumurtadan yeni çıkmış ve evrim geçirmemiş yavru kurbağa
kuyruklu piyano
Duvar piyanosu gibi dik olmayan, gövdesi üç ayak üstünde yatık bir durumda bulunan piyano
kuyruklu yalan
Çok büyük yalan
kuyruklu yıldız
Güneş çevresinde büyük yuvarlak bir elips veya bir parabol çizen, kuyruk denilen ışıklı bir uzantısı olan gök cismi
Kuyruk
(Osmanlı Dönemi) ZENEB
Kuyruk
(Osmanlı Dönemi) KIFVE
Kuyruklu yıldız
komet
Kuyruklular
urodel
kuyruk
Bazı şeylerde kuyruğa benzeyen uzantı veya baş tarafın aksi yönünde kalan bölüm
kuyruk
Hayvanların çoğunda, gövdenin art yanında bulunan, omurganın uzantısı olan uzun ve esnek organ
kuyruk
İnsanların sıra beklemek için, art arda durarak oluşturduğu dizi
kuyruk
Kuşlarda gövdenin art yanında bulunan tüy demeti
kuyruk
Başın arkasına toplanmış saç demeti
kuyruk
Birisinin arkasına takılıp hiç ayrılmayan kimse. İnsanların sıra beklemek için, art arda durarak oluşturduğu dizi: "Çoğu yirmi yaş civarında, sürü sepet öğrenci genç, kuyruğa girmiş, sırasını bekliyor."- A. İlhan
kuyruk
Bir harfin bitiş çizgisine yakın yerde, birden bir dönüş yapan kısa çizgi
kuyruk
Koyunun bazı türlerinde eritilerek yağı alınan bir uzantısı
kuyruk
Birisinin arkasına takılıp hiç ayrılmayan kimse
kuyruklular
Omurgalı hayvanlardan, amfibyumlar sınıfının, vücut ve kuyrukları uzun, bacakları zayıf, birçok semender türlerini içine alan bir alt takımı, urodel
Englisch - Türkisch

Definition von kuyruklu im Englisch Türkisch wörterbuch

kuyruklu yıldızı
Comet
kuyruklu
Favoriten