Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
What's today's exchange rate?
- Bugünkü döviz kuru nedir?
What's the exchange rate today?
- Bugün döviz kuru nedir?
I hate so-called 30 days language courses.
- Sözde 30 günlük dil kurslarından nefret ediyorum.
To win his audience, the speaker resorted to using rhetorical techniques he learned from his communication courses.
- Seyircisini kazanmak için konuşmacı, iletişim kurslarından öğrendiği retorik teknikleri kullanarak başvurdu.
Let's establish some ground rules.
- Bazı temel kurallar belirleyelim.
The town was established in the 18th century.
- Kasaba 18. yüzyılda kurulmuştur.
Which language class are you taking this semester? Arabic Level 5.
- Bu yarıyıl tatilinde hangi dilin kursunu alacaksın? Arapça 5. seviye.
Tom can swim faster than anyone else in his swimming class.
- Tom yüzme kursundaki başka birinden daha hızlı yüzebilir.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
The education in that institute is simply pathetic.
- O kurumdaki eğitim tek kelimeyle içler acısı.
Social order does not come from nature. It is founded on customs.
- Toplumsal düzen doğadan gelmez. Gelenekler üzerine kurulmuştur.
The city was founded in 573.
- Şehir 573'te kuruldu.
The world's first parking meter was installed in Oklahoma City in 1935.
- Dünyanın ilk parkmetresi 1935 yılında Oklahoma'da kuruldu.
Tom installed a surveillance camera.
- Tom bir güvenlik kamerası kurdu.
The man tried to install his own antenna.
- Adam kendi antenini kurmaya çalıştı.
This new product has been checked twice this week in order to avoid any problem during the installation.
- Yeni ürün, kurulum sırasında herhangi bir sorun çıkmasın diye bu hafta iki kez kontrol edildi.
The University Administration decided to set up a branch campus in New York.
- Üniversite Yönetimi, New York'ta bir şube kampüs kurmaya karar verdi.
It took us half an hour to set up the tent.
- Çadırı kurmak yarım saatimizi aldı.
The rescue party searched for the missing passengers.
- Kurtarma ekibi kayıp yolcuları aradı.
All the passengers were saved from drowning.
- Bütün yolcular boğulmaktan kurtarıldılar.
His second son married and settled down.
- Onun ikinci oğlu evlendi ve yuva kurdu.
What did the experimental set-up look like? What was connected to what and how?
- Deneysel kurulum neye benziyordu? Ne neye ve nasıl bağlıydı?
Let's put together a pro-soccer team for Nagasaki!
- Nagasaki yanlısı bir futbol takımı kuralım.
Bush put together a hard-working team.
- Bush çalışkan bir ekip kurdu.
The school was established in 1650.
- Okul, 1650'de kuruldu.
The research institute was established in the late 1960s.
- Araştırma enstitüsü, 1960'ların sonlarında kurulmuştur.
Due to the lack of attendees, we have to postpone the general assembly.
- Katılımcı olmaması nedeniyle, genel kurulu ertelemek zorundayım.
Everyone has the right to freedom of peaceful assembly and association.
- Her şahıs saldırısız toplanma ve dernek kurma ve derneğe katılma serbestisine maliktir.
I contacted my parents.
- Ebeveynlerimle temas kurdum.
Thanks to the amusement park built last year, the city has become popular.
- Geçen sene kurulan lunapark sağolsun şehir popüler oldu.
He began courting her in earnest when he found out that she had another suitor.
- Onun diğer talibinin olduğunu öğrendiğinde, ciddi olarak ona kur yapmaya başladı.
Geppetto did not have a penny in his pocket, so he made his son a little suit of flowered paper, a pair of shoes from the bark of a tree, and a tiny cap from a bit of dough.
- Geppetto'nun cebinde bir kuruşu yoktu, bu yüzden oğluna çiçekli bir kağıttan küçük bir takım, bir ağacın kabuğundan bir çift ayakkabı ve biraz hamurdan küçük bir kep yaptı.
Traditionally, men were expected to take the lead in courtship.
- Geleneksel olarak erkeklerin kur yapmada öncülük etmesi bekleniyordu.
The graphic description of the victim's murder was too much for his mother, who ran out of the court in tears.
- Kurbanın katili tarafından yapılan çarpıcı betimleme, gözyaşları içinde mahkemeyi terk eden annesine çok ağır geldi.
He tried wooing her with love poems.
- O aşk şiirleriyle ona kur yapmaya çalıştı.
This is as heavy as lead.
- Bu kurşun kadar ağır.
Tom wanted a pencil with a softer lead.
- Tom daha yumuşak uçlu bir kurşun kalem istedi.